İş dünyasının aile içi şiddetle mücadele konusundaki yaklaşımı "Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye ve Şirketlerin Rolüne Çoklu Bakış" panelinde incelendi.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, TÜSİAD’ın işbirliği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sabancı Vakfı’nın desteği ile yürütülen İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi (BADV) kapsamında düzenlenen Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye ve Şirketlerin Rolüne Çoklu Bakış paneli bu hafta başında gerçekleşti.
“Projeye katılan şirketlerinin deneyimlerini paylaşmalarını önemsiyoruz”
Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Oya Ünlü Kızıl, projenin beşinci yılını tamamladığını belirterek, böylesine önemli bir sorunun çözümü için sorumluluk alan ve önemli adımlar atan 51 şirketi kutladı. Projeye katılan şirketlerinin deneyimlerini paylaşmalarının da önemli bir değer olduğunun altını çizen Kızıl “Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans anlayışının yerleşmesi için toplumun tüm kesimlerinin harekete geçmesi gerekiyor. Bu amaçla kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütleri olarak ortak bir duruş sergilememiz gerektiğine inanıyorum. Bu karmaşık ve çok boyutlu soruna ancak bütünsel bir yaklaşımla ve işbirlikleriyle çözüm geliştirebiliriz” dedi.
TÜSİAD’ın gerçekleştirdiği Televizyon Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması’nın kadına yönelik şiddetle ilgili dikkat çekici bulgular ortaya koyduğunu belirten Oya Ünlü Kızıl, “Araştırmaya göre, şiddet ve tehdit içeren sahnelerin yüzde 73’ünde erkekler özne olarak yer alıyor. Ağlama içeren sahnelerin yüzde 79’unda ise kadınlar özne. Erkekleri şiddet uygulayan olarak konumlamak , toplumsal normların, kalıp yargıların şekillenmesini sağlıyor. Şiddet ve ayrımcılık bu tanımlar çerçevesinde yeniden üretiliyor” dedi.
"Şiddeti ortadan kaldırmadan eşitlikten söz edemeyiz"
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü ve Baş Araştırmacısı Melsa Ararat, kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmadan cinsler arası eşitlikten veya adaletten söz edilemeyeceğini belirterek, kadına yönelik şiddetle mücadele konusuna iş yeri güvenliği, iş performansı açısından olduğu kadar tarihsel, sosyal ve politik bir mercekten de bakılması gerektiğini belirtti. Ararat, "Şirketlere bu eşitsizlikten hem kendilerinin hem de ekonominin olumsuz etkilendiğini anlatmaya çalışarak, araştırmalarımıza şirketleri de katarak ve onlarla birlikte yorumlayarak iş dünyasının bu mücadelede aktif oyuncular olmasını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Şirketler bu konuda aktif bir rol oynayarak sadece kendi çalışanlarının güvenliğini ve sağlığını korumakla kalmıyor, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için de katkıda bulunuyorlar" dedi.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Çoklu Bakış
Konuşmalarından ardından, moderatörlüğünü UNFPA Toplumsal Cinsiyet Programı Koordinatörü Meltem Ağduk'un yaptığı "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Çoklu Bakış" başlıklı panel gerçekleştirildi. Panele, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Dış Ticaret/ Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Dr. Öğretim Üyesi Özge İzdeş Terkoğlu, İstanbul Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler/ Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Prof. Dr. Fatmagül Berktay ve Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu ileSabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu- BADV Proje Yöneticisi Sevda Alkan konuşmacı olarak katıldı.
Panelde konuşan İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Prof. Dr. Fatmagül Berktay ise toplumsal cinsiyet eşitliği talebinin, farklılığı inkar eden bir aynılık talebi olmadığını belirterek "Tersine farklılıklara saygı gösterilirken, temel insan hakları açısından eşitliğin hem yasada, hem de pratikte gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Kadınların insan hakları evrenseldir ve yasalarla teminat altına alınmıştır. Kadınlar erkekler ile “aynı” olmak değil, eşit insan varlıkları olarak her türlü haktan eşit biçimde yararlanmak istiyorlar. 21. Yüzyıl’da artık bunun tartışma konusu yapılmaması gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
Yine İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu ise, "Türkiye'de feminist hareket, içerdiği sorunlara rağmen, ortaya koyduğu çoğulcu potansiyeli, farklılık ve eşitlik meselesini bir arada ele alan politikaları, yöntem, yaklaşım ve arayışları ile Türkiye'nin siyasi ve toplumsal kültürüne önemli katkılar yaptı ve yapmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa öğretim üyesi Özge İzdeş Terkoğlu, kadınların, AB, OECD ve Türkiye'deki ekonomiye katılım ortalamalarından bahsederek, Türkiye'nin, dünya genelinde istihdamda en büyük cinsiyet farkına sahip ülkelerden biri olduğunu belirtti. Terkoğlu kadınlara sunulan işlerin kalitesinin başka bir zorlu sorun olduğunu da sözlerine ekledi.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu- BADV Proje Yöneticisi Sevda Alkan ise, İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (BADV) Projesi’ne katılan firmaların deneyimleri hakkında bilgiler verirken bir kısmı Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili İşyeri Rehberi’nde de paylaşılan bu uygulamaların pek çok şirketin dönüşümüne katkı sağladığının altını çizdi.