Bilgisayar programcılığının temeli Ada Lovelace isimli bir kadın tarafından atıldı. Bugün ise hem STEM alanında çalışan kadın sayısındaki artış hem de yazılım teknolojilerinin geldiği en son nokta olan yapay zekâ ile ilgili cinsiyetçilik tartışmaları sürüyor. Sizce de ironik değil mi?
Ada Lovelace olarak bildiğimiz, gerçek ismi Augusta Ada Byron olan Lovelace Kontesi, 19’uncu yüz yıldakiçalışmalarıyla tarihin ilk bilgisayar programcısı olarak kabul ediliyor. Oysa bugün STEM (Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanında kadın çalışan sayısı, tüm dünyada tartışılan bir konu. 1990'lardaki bazı araştırmalar, kadınların fen ve matematik becerileri konusunda erkeklere oranla daha düşük olduğunu gösterirken, yapılan son araştırmalar bunun tam tersi olduğunu belirtiyor. Hatta kadınların, STEM konularında biraz daha yüksek puanlar aldığı da sonuçlar arasında. Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili bu tartışmaya şimdi bir yenisi eklendi. Büyük veri sayesinde şekillenen yapay zekânın cinsiyetçi olup olmadığı tartışılıyor.
İnsanoğlunun hafızasıyla şekilleniyor
Yapay zekâ teknolojisinin kaynağının toplanan veriler olduğu biliniyor. Bu teknolojiyi işlevsel hale getiren tek kaynak, farklı teknolojik metotlarla bir araya getirilen ve analiz edilen veriler. Bu veriler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en büyük dayanaklarından biri olan kalıp, kabul ve inanışları da kapsıyor. Bu durumda yapay zekâ teknolojisinin de cinsiyetçi olması kaçınılmaz bir sonuç halini alıyor.
Algoritmalar çalışmaları geriye itiyor
Dünyanın farklı yerlerindeki üniversitelerde yapay zekâ algoritmalarında cinsiyetçiliği engellemeye çalışan çalışmalar yapılıyor. University College Dublin’de yapılan araştırmalardan sorumlu olan Susan Levy, algoritmaların insanlığı geriye itme özelliğine sahip olduğunu savunuyor. Levy’ye göre algoritmalar ataerkilliği körükleme ve toplumda yıllardır verilen mücadeleyi baltalama gücüne sahip. İşlenen verilerin önyargılı ve cinsiyetçi olması, yapay zekâ algoritmalarının da bu özelliği taşımasına sebep oluyor.
Cinsiyet eşitliği ile ilgili verilerin önemi büyük
Araştırmacılara göre; bilgisayarlar veya işletim sistemi ile çalışan cihazlarda toplanan verilerin
geçmişi ancak 15 ila 20 yıla dayanıyor. Bu dönem ise kasıtsız önyargıların veriye dönüşmesine olanak tanıyor. Cinsiyet eşitliği ve bundan kaynaklı kazanımların verilere yansıtılmaması durumunda toplumsal kalıplar ve ayrımcılığın bir kaynağı da yapay zekâ olacak.
Çözüm teknolojide kadının varlığını güçlendirmek
Uzmanlar, önyargı ve cinsiyetçi kalıpların yapay zekâya sızmasını daha fazla engellemenin en önemli yolunun programlama ekiplerini oluştururken kapsayıcı davranmaktan geçtiğinin altını çiziyor. Teknoloji şirketlerinde ürünlerin kadınlar tarafından da test edilmesini sağlamak önem taşıyor. Uzun vadede ise teknoloji alanında daha fazla kadının çalışmasını sağlayacak adımlar atılması öneriliyor.
Kaynak: BBC