Erkek egemen sektörlerde uzun doğum izinleri kadınların kariyerine zarar verirken, aynı uygulama erkek çalışanlar için olumlu bir imaj yaratabiliyor. Kadınlar
Kadınlar için aile kurmakla kariyer yapmak arasında kalmak hâlâ güncel bir ikilem. Özellikle mühendislik, finans, teknoloji gibi erkek egemen sektörlerde bu ikilem, uzun doğum izinleri nedeniyle daha da derinleşiyor. Yeni araştırmalar, uzun süreli ebeveyn iznine çıkan kadınların maaşlarının düştüğünü, terfi ihtimallerinin azaldığını ve liderlik yetkinliklerinin sorgulandığını ortaya koyuyor. Bu durumun tersine, aynı izinleri kullanan erkekler çoğu zaman daha olumlu algılanıyor. Bu çarpıcı çelişki, toplumsal cinsiyet beklentilerinin iş hayatında ne denli etkili olduğunu gösteriyor. İyi niyetle sunulan izin hakları, doğru uygulanmadığında kadınlar için kariyer engeline dönüşebiliyor.
Toplumsal beklentiler kadınların aleyhine işliyor
Kadınlar genellikle daha “toplumcu” yani şefkatli, uyumlu ve duygusal olarak görülürken; erkekler “girişken” ve “kararlı” gibi niteliklerle tanımlanıyor. Erkek egemen sektörler, çoğunlukla bu “girişkenlik” özelliklerini ödüllendiriyor. Kadınların uzun doğum izinleri ise, bu niteliklere sahip olmadıkları izlenimini güçlendirebiliyor. Araştırmalar, doğum izni süresi uzadıkça kadınların işe bağlılıklarının ve liderlik potansiyellerinin daha düşük algılandığını gösteriyor. Kadınlar yalnızca izin aldıkları için değil, ne kadar uzun süre izin aldıkları için de kariyerlerine darbe alıyor.
Erkekler izin alınca saygı kazanıyor
İronik bir biçimde, erkek çalışanlar ebeveyn izni kullandıklarında kariyerlerinde bir düşüş yaşamıyorlar. Hatta bazı araştırmalar, erkeklerin bu tür izinleri kullanarak daha “sorumlu” ve “duyarlı” algılandığını gösteriyor. Bu da toplumsal rollerin iş hayatındaki eşitsiz yansımalarından biri olarak öne çıkıyor. Kadınlar izin alınca sorumluluklarını geride bırakmış gibi değerlendirilirken, erkekler aynı davranışla övgü alıyor. Bu çifte standart, kurumsal kültürlerde kadınların hâlâ “istisna” olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.
Kültürel dönüşüm şart
Sorun, yalnızca izin politikalarında değil, bu politikaların nasıl algılandığı ve uygulandığında yatıyor. Erkek egemen sektörlerde başarı hâlâ uzun çalışma saatleri, kesintisiz kariyer ve “her an hazır olma” ile ölçülüyor. Bu ölçütler, annelik gibi doğal ve hak edilmiş süreçlerle çatışıyor. Kadınların kariyerlerinin zarar görmemesi için yalnızca iyi niyetli politikalar yetmez; bu politikaların destekleyici bir kurumsal kültürle birlikte hayata geçmesi gerekir. “İletişimde kal” programları, doğum sonrası geri dönüş sürecinde rehberlik, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri gibi uygulamalar, bu dönüşüm için atılacak somut adımlar olarak sayılabilir.