Yapay zekâ yaratıcıları neden robotlara kadınsı özellikler vermeyi tercih ediyor? Bunun sebebi kalıplaşmış cinsiyet algıları mı, yoksa arkasında daha masum nedenler mi var?
Yapay zekânın sonumuz olacağı kaygısı giderek yaygınlaşıyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) geçen ay Cenevre’de düzenlediği ‘İyilik için Yapay Zekâ’ zirvesinin başlıca gündem maddesi de buydu. İnsansı robotları bir araya getiren en büyük toplantı olarak bilinen zirvede, yapay zekânın küresel sorunları çözmeye nasıl yardım edebileceği tartışıldı. Dünyaca ünlü robot Sophia’nın yanında, ‘dünyanın ilk aşırı gerçekçi insani robot formunda sanatçısı’ Ai-Da, robot hemşire Grace, Nadine, Mika ve ‘rock yıldızı robot’ Desdemona da zirvede yer aldı. Peki yapay zekâ yaratıcıları neden robotlara kadınsı özellikler vermeyi tercih ediyor? Bunun sebebi kalıplaşmış cinsiyet algıları mı, yoksa arkasında daha masum nedenler mi var?
Cinsiyetçi basmakalıp düşüncelerin etkisi var mı?
Bazı robotların kadın olarak üretilmesinin özel bir sebebi var: Tasarımcının kendisini model alması. Örneğin Nadine’in yaratıcısı Nadia Magnenat Thalman, onu kendisinin ‘Robot selfiesi’ olarak niteliyor. BM zirvesinde sergilenen tek erkek robot olan Geminoid de, yaratıcısı Hiroshi Ishiguro’nun tam bir kopyası. Resim ve heykel sanatçısı olarak geliştirilen ve zirvede bir konuşma yapan Ai-Da isimli robotun projesine liderlik eden Lisa Zevi, kadın seslerin sanat ve teknolojide yeterince temsil edilmediğini, bu yüzden robotun kadın olmasını tercih ettiklerini söylüyor. Ai-Da, dünyanın ilk bilgisayar programcısı olarak bilinen matematikçi Ada Lovelace’den ilham alınarak yaratılmış.
Daha çok kadın sesi duymayı tercih ediyoruz
Yorumculara göre robotların kadın olmasının arkasındaki bir sebep de, biz insanların özümüzde daha çok kadın sesini duymayı tercih etmemiz. Robot bilimi ve insan-bilgisayar etkileşimi üzerine çalışan ABD’li uzman Karl MacDorman’a göre bu görüş temelsiz değil. MacDorman, yaptığı araştırmalarda kadınların kadın sesini tercih ettiğini, erkeklerin ise bu konuda bir tercihi olmadığını ortaya koydu. Seslere olan tepkileri de incelenen kadın katılımcıların dinledikleri kadın seslere olan eğilimi, dile getirdiklerinden daha da fazlaydı. Erkekler ise, çok ilgilenmeseler dahi, yapılan anketlerde kadın seslerini daha çok tercih ettiklerini ifade etmişlerdi. Ancak hikâye bundan ibaret değil. Yapay zekânın daha önceki örneklerinden Siri ve Alexa’ya verilen seslerin kadın olarak seçilmesinin arkasında, MacDorman’ın bu araştırmasının olduğu söyleniyor.
“Şirketler bilinçsizce karar veriyor”
Karl MacDorman ise şirketlerin çok daha farklı sebeplerle bu tercihi yaptığına inanıyor. “Bu konudaki çalışmalar yayınlanmadan önce bu kararı verdiklerini tahmin ediyorum” diyen MacDorman, şirketlerin ‘bilinçsizce ve kabul etmek istemeyecekleri sebeplerle’ bu kararı verdikleri, olası itirazlara yanıt olarak bu araştırmanın sonuçlarını gerekçe göstermek istedikleri görüşünde. Tasarımcılar bunu kabul etmek istemese de, kendi beklentilerimiz bu tercihleri etkilemiş olabilir. MacDorman’a göre; hizmet kalitesi ve tüketici hizmetlerine ilişkin rollerin ‘erkeklere oranla daha çok kadınlarla ilişkilendirilmesi’ de, robotların daha çok kadın olmasında rol oynuyor. Yapay zekânın en yaygın işlevinin insanlara bilgi ve tüketici hizmeti vermek olduğunu, bu görevlerin de bir bakıma ‘kölelik ve hizmetçilikle’ ilişkilendirildiğini hatırlatan MacDorman’a göre, şirketlerin bu yaklaşımı ‘cinsiyetçi’ olarak nitelenebilir. Bazı yorumculara göre, bu anlayış erkek fantezilerinde de rol oynuyor.
Çocuk formundan yetişkin kadınlara
Öte yandan İngiltere’de yapay zekâ ve robotlarla ilgili etik ve kültür alanında çalışan Profesör Kathleen Richardson, eskiden robotların yetişkin kadın olarak değil sıklıkla çocuk formunda üretildiğini hatırlatıyor. BBC’ye konuşan Richardson, “Çocuk formunda olurlarsa insanları tehdit edici bir özellikleri olmayacağı, insanların onları evlerine alma konusunda daha rahat hissedeceği düşünülüyordu” diyor. On yıllardır robotlar üzerine çalışan MacDorman da bu korkunun robotların kadın olarak seçilmesinde etkili olduğu görüşünde ve şunu söylüyor: “Kadın robotlar, özellikle çocuklar açısından, genellikle daha cana yakın bulunuyor. Bu yüzden insan-robot etkileşimiyle ilgili deneylerde kadınlar, robotlar için daha uygun bulunmuş olabilir.” Bazı uzmanlarsa, erkeklerin baskın olduğu bu sektörde, özellikle heteroseksüel erkeklerin karşı cinse olan ilgisinden dolayı robotları kadın olarak tasarladıklarını dile getiriyor. Richardson, “Kesinlikle burada bir cinselleştirme durumu var. Robot ve sesi ne kadar gerçekçi olursa, onları cinselleştirme eğilimi de o kadar fazla” diyor.
Cinsel amaçlarla kullanılır mı?
Akıllı telefonlarımızda kullandığımız yapay zekâ asistanlarda kadın figürlerin kullanımı da giderek yaygınlaşıyor. Robotların rutin olarak cinsel amaçlarla kullanıldığı bir gelecekten endişe eden Kathleen Richardson, özel bir kampanya yürüterek bu durumun normalleştirilmesinin ‘ahlaki zararları’na dikkat çekiyor. Robotlarla cinsel ilişkiye girme fikri Blade Runner (Bıçak Sırtı), Her (Aşk) ve Ex Machina gibi bilim kurgu filmlerinde de öne çıkmıştı. Barcelona, Berlin ve Moskova gibi şehirlerde de geçtiğimiz yıllarda robotlardan oluşan genelevler açıldı. Ekim ayında robotlarla aşk ve cinsel ilişki konulu bir uluslararası konferans da düzenlenecek. Robotlarla olan bu tür etkileşimlerin normalleştirilmesinin ‘ciddi bir maliyeti’ olacağını belirten Kathleen Richardson, “Toplumda bireyin hissettiği, düşündüğü ve tecrübe ettiği şeylerin ‘bir ilişki’ olarak nitelenebileceğine dair benmerkezci bir anlayış inşa ediliyor. Böylece yapay zekâ avatarına tüm bu duyguları yansıtabilecekler. Oysa insanlar da biliyor ki, bir ilişkinin iki tarafı vardır ve ilişki dediğimiz şey bu iki taraf arasında gelişir” diye konuşuyor.
Robotlar bir alternatife dönüşebiliyor
Robotların ilişkilere olan yaklaşımımızda nasıl bir rol oynadığı da, giderek büyüyen bu sektörü şekillendiriyor. Özellikle cinsellikle ilişkilendirildikleri durumlarda robotlar, insanlar arası ilişkilerin giderek zorlaştığı günümüzde, bir alternatife dönüşebiliyor. Bazı insanların başkalarıyla flört etmek ve buluşmaktansa porno izlemeyi daha kolay bulduğunu kaydeden Karl MacDorman, başka insanlarla olan etkileşimlerin ‘reddedilme’ korkusunu da beraberinde getirdiğini, yapay zekânın da bu kaygıları hafifletebildiğini belirtiyor. Öte yandan, maliyetinin çok fazla olması sebebiyle robotları evlerine alabilenlerin sayısı da az. Robotların gerçekçi bir görünümü olması için ciddi paralar harcanıyor. MacDorman şunları söylüyor: “Cinsel arzuları bir kenara bırakırsak, insansı robotlar hâlâ çoğu tüketici için çok pahalı ancak yine de istisnalar olacak. Nasıl bazı insanların süper otomobillere verecek parası varsa, aramızdan insan şeklindeki robotlardan satın alabilecek insanlar da çıkacaktır.”