Uzmanlara göre; kadınların güvenliğini önceliklendiren tasarım ve politika adımları parkları, kentleri daha eşitlikçi, kapsayıcı ve yaşanabilir yerler haline getirebilir.
Dünyanın farklı ülkelerinde yapılan araştırmalar, kadınların kamusal alanlarda, özellikle de parklar gibi açık yeşil alanlarda, erkeklere kıyasla çok daha fazla güvensizlik hissettiğini ortaya koyuyor. İngiltere’de 2022 yılında yapılan bir araştırmada, kadınların yüzde 82’sinin akşam saatlerinde parklarda kendini güvende hissetmediği görülmüş. Bu oran, erkeklerde yüzde 42’ye düşüyor. Gündüz saatlerinde bile, kadınlar erkeklere göre üç kat daha fazla güvensizlik yaşıyor. Bu tablo, kadınların parklardan yararlanma sıklığını azaltıyor ve toplumsal yaşama eşit bir şekilde katılmalarının önünde engel oluşturuyor.
Pek çok sorun risk algısını artırıyor
Kadınların parklarda kendilerini güvende hissetmemesinde fiziksel, sosyal ve yapısal birçok etken rol oynuyor. Yetersiz aydınlatma, dar ve görüş alanını kısıtlayan patikalar, bakımsızlık, vandalizm gibi sorunlar, kadınların risk algısını artırıyor. Aynı zamanda parkların tasarımında çoğunlukla erkek kullanıcıların ilgi alanlarına öncelik verilmesi, kadınların bu alanlarda kendilerini dışlanmış hissetmelerine neden olabiliyor. Kaykay parkları ve spor sahalarının yoğunlukta olması, kadınlar ve özellikle genç kızlar için erişilebilir ve kapsayıcı alanların eksikliğini daha da görünür hale getiriyor.
Kadınlar sürekli dikkatli olmak zorunda
Kadınlar, parkları güvenli bir şekilde kullanabilmek için çoğu zaman fark edilmeyen bir güvenlik çabası içinde oluyor. Hangi saat ve güzergâhta hareket edeceklerini dikkatlice planlamak, kalabalık ve aydınlık alanları tercih etmek, çevredeki yabancı kişilere karşı sürekli tetikte olmak gibi stratejiler, günlük hayatlarının doğal bir parçası haline geliyor. Bu sürekli temkinlilik hali, yalnızca fiziksel hareket alanını değil, ruhsal iyilik halini de etkiliyor. Araştırmalar, yoğun kaygının kadınların sosyal yaşama katılımını sınırladığını ve kamusal alanları özgürce kullanmalarını zorlaştırdığını gösteriyor.
Tasarımda cinsiyet eşitliğine dikkat edilmeli
Kadınların parklarda güven içinde bulunabilmesi için kent tasarımında bazı temel değişimlere ihtiyaç var. Parkların her köşesinin yeterli ve dengeli bir şekilde aydınlatılması, geniş ve açık görüş alanlarının oluşturulması güvenlik hissini önemli ölçüde artırıyor. Düzenli bakım yapılması, vandalizmin ve çevre kirliliğinin önlenmesi de parklarda kendini daha güvende hissetmeyi destekliyor. Aynı zamanda park tasarımında toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat edilmesi, spor sahaları, yürüyüş yolları, oturma alanları ve çocuk oyun alanlarının dengeli şekilde planlanması büyük bir fark yaratıyor. Kadınların parkların tasarım ve yönetim süreçlerine doğrudan katılması ise bu alanları herkes için daha erişilebilir ve kapsayıcı hale getirmenin en güçlü yollarından biri.
Toplumun tüm kesimleri güvenle kullanabilmeli
Parklar, yalnızca belirli bir grubun değil, toplumun tüm kesimlerinin özgürce ve güvenle kullanabileceği ortak yaşam alanları olmalı. Kadınların güvenliğini önceliklendiren tasarım ve politika adımları, kentleri daha eşitlikçi, daha kapsayıcı ve daha yaşanabilir yerler haline getirebilir. Unutmamak gerekir ki, bir alan kadınlar için güvenliyse aslında herkes için daha güvenli, daha erişilebilir ve daha davetkâr bir ortam yaratılmış olur.