Cinsiyet temelli tokenizm, kadınların çeşitlilik görüntüsü için sembolik olarak temsil edilmesi ancak gerçek yetki sahibi olmaması olarak tanımlanıyor.
Cinsiyet temelli tokenizm, bir organizasyonun kadın çalışanları veya diğer cinsiyet gruplarını sadece ‘çeşitlilik’ görüntüsü yaratmak için işe alması ya da öne çıkarması anlamına geliyor. Bu kişiler genellikle iş yerinde gerçek bir güç veya yetki sahibi olmuyorlar, sadece görünüşte çeşitliliği temsil etmek üzere seçiliyorlar. Bu tür tokenizm, sorunları çözmekten çok, görünürdeki eksiklikleri kapatma amacı taşıyor. Özellikle azınlık gruplarından gelen kadınlar, bu tür rollerle karşı karşıya kaldıklarında hem temsil ettikleri grupların baskısını hem de izole edilmiş hissedebilirler.
Tokenizm nasıl oluşur?
Temsili roller: Bir kadının yönetim kuruluna ya da üst düzey bir pozisyona getirilmesi, ancak bu kişinin karar alma süreçlerine gerçek anlamda dahil edilmemesi. Bu durum, organizasyona dahil olan tek kadın olmanın getirdiği izolasyonu artırır.
Mikroagresyonlar ve stereotipler: Token olarak işe alınan kadınlar, genellikle cinsiyetlerine dayalı mikroagresyonlara ve kalıplaşmış beklentilere maruz kalır. Bu durum, kadınların yalnızca cinsiyetleri üzerinden değerlendirilmesine ve becerilerinin göz ardı edilmesine neden olabilir.
Sınırlı ilerleme fırsatları: Token kadın çalışanlar genellikle görünüşte ‘çeşitlilik’ için işe alınsa da kariyer gelişimlerinde ilerleme kaydedemedikleri gibi, bir grup yerine tüm kadınları temsil etmeleri beklenir.
Kadınlar bu tür rollerde kendilerini ‘yetersiz’ hissedebilir
Tokenizm, bireylerde yalnızlık, yüksek stres ve iş tatminsizliği yaratır. Özellikle kadınlar, bu tür rollerde sürekli göz önünde oldukları için kendilerini ‘yetersiz’ hissedebilir ve tükenmişlik sendromuna maruz kalabilirler. Ayrıca tokenizm, çalışanların yeteneklerinin tam anlamıyla değerlendirilmediği bir çalışma kültürü yaratır. Bu da iş yeri dinamiklerini zayıflatır ve çalışan motivasyonunu düşürür.
Çözüm ne?
Gerçek katılım ve güç: Kadınları sadece görünürde çeşitlilik yaratmak için değil, gerçek anlamda karar alma mekanizmalarına dahil etmek. Çeşitlilik yalnızca sayılarla değil, güç dengeleriyle ölçülmeli.
Mentorluk ve destek: Organizasyonlar, kadınlara mentorluk ve gelişim fırsatları sunarak onların kariyerlerinde ilerlemelerini sağlamalı. Destekleyici programlar, token rolündeki bireylerin daha etkin ve yetkin olmasına yardımcı olabilir.
Çeşitliliğin kültüre dönüşmesi: Kadınlar, sadece bir sayı olarak değil, fikirleri ve becerileri ile değer görmeli. Gerçek bir eşitlik ortamı, tokenizmi engelleyebilir ve uzun vadeli çözümler yaratabilir.
Tokenizm, iş yerinde çeşitliliğin yüzeysel bir biçimde sağlanması ve derinlemesine bir değişim olmamasının sembolü. Gerçek bir eşitlik için, cinsiyet çeşitliliğinin sadece bir görünümden ibaret olmaması, katılımın ve liderliğin dengeli bir şekilde dağıtılması gerekiyor.