Kurumların; kadın dostu uygulamalarda başarıdan söz edebilmeleri için, erkekler için tasarlanmış olan işyerlerinde köklü değişiklikler yapması gerekiyor.
İş yaşamında kadın-erkek eşitsizliğinin en önemli göstergelerinden biri, erkekler için tasarlanmış olan bir dünyada, kadının ihtiyacı olan altyapının eksikliği olarak gösteriliyor. Kurumların toplumsal eşitlik konusunda hedeflenen çıtaya ulaşması için altyapısal değişikliklere ihtiyacı var.
Değişim var ama istenen hızda değil
Kadınlar bugün geldikleri noktaya çok uzun bir zaman dilimi içinde ulaştı. Bundan 50-60 yıl önce söz konusu olmayan birçok hakkı elde edebilmeleri için büyük çaba göstermeleri gerekti. Buna rağmen Dünya Bankası’nın 2018 sonuçlarına göre; dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 53.7 iken erkekler için bu oran yüzde 80’in üzerinde gerçekleşiyor. Yine Dünya Bankası’nın araştırmalarına göre; kadınların yüzde 70’ten fazlası işten ayrılma sebeplerini çocuk bakımı olarak gösteriyor.
Ebeveynlikte de eşitsizlik var
Annelik rolünün kadınların kariyeri üzerinde yarattığı baskının azaltılması, ebeveynlik rollerinin eşit dağılımıyla mümkün. Fakat çocuklar için birincil bakıcı rolünün kadınlara ait olduğu gerçeği, kültürel yapıdan ve toplumsal gelişmişlik düzeyinden bağımsız olarak tüm dünyada geçerli olan bir görüş. Annelerin birincil bakıcı rolü, onları iş yaşamından uzaklaştırırken, aile kurumunda baba rolünü de ‘finans yükümlülüğü’ ile belirginleştiriyor. 2019 yılında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde babalık izni en az 10 gün olarak belirlendi. İşi kaybetmekten korkma veya sorumluluğu devredememe gibi birçok nedenle babaların bu izinlerin tamamını kullanamadıkları da görülüyor. Babaları ebeveynlik izninden tam olarak yararlanmaya teşvik ederek, kadınların uzun süre tek başına üstlendiği sorumlulukları azaltmak mümkün
İş tasarımını değiştirin
Kadınları ekonomiye kazandırmanın GSMH (gayri safi milli hasıla) üzerinde büyük bir etki yaratacağı, birçok araştırmayla ortaya kondu. Cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmaların soyut hedeflerden somut politikalara dönüşmesi, tüm dünyanın ihtiyacı olan finansal kaynaklara daha hızlı ulaşmayı sağlayacak. Kurumların işe alımdan yetenek yönetimine, performans değerlendirmesinden zaman yönetimine dek tüm sistemleri eşitlik ilkesine bağlı kalarak gözden geçirmeleri, her şeyin ötesinde finansal sürdürülebilirlikleri için bir zorunluluk. Her iki cinsin haklarına bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşan sistem ve politikalar oluşturulması, eşitlikçi bir altyapının geliştirilmesi ve eşitliğin kurumsal kültürün değişmez bir parçası haline gelmesiyle mümkün olabilir.
Çeşitlilik kazandırır
Kurumlarda çeşitlilik ve kadının rolü ile ilgili çalışmaların yönetim takımlarının ve İK’nın (İnsan Kaynakları) başarı göstergelerinden biri olarak tanımlanması, atılacak en etkili adımlardan biri olacaktır. Kadın-erkek dağılımında tüm stereotiplerden ve özellikle ‘kadın/erkek işi’ tanımlarından uzaklaşma, yönetim takımında kadınlara yer verme ve tüm bu adımları şeffaf bir iletişim politikasıyla kurum içinde yayma, İK’nın öncülüğünde gerçekleşebilecek önemli adımlar.
Esnek çalışma olanağı artırılmalı
Proje yönetimi, günümüzün en değerli iş trendlerinden biri haline geldi. Her bir projeyi doğru yapılandırdığınızda, kurumunuzda esnek bir işleyişe de zemin hazırlamış oluyorsunuz. Çalışanların bir ofiste fiziksel varlık göstermesi daha iyi sonuçlar ve üretkenlik anlamına gelmez. Çalışanların projelerdeki rollerinin doğru tanımlanması ve uygun araçlara sahip olmaları, günümüzün teknolojik olanaklarının da desteğiyle, onlara bulundukları her ortamda verimli olma şansı tanıyor. Kurumun geleneksel iş yapış biçimlerine seçenek olarak, esnek zaman, evden çalışma olanağı ve iş paylaşma gibi çözümleri hayata geçirmesi, kadın dostu bir şirket olmanın önemli adımlarından olabilir. Aynı seçeneklerin erkekler için de tanımlanmış olması eşitliğin bir gereği olarak önemli.
Kreşler desteklenmeli
Yapılan çalışmalar, kreş uygulaması olan kurumlarda çalışan performansının yüksek, devamsızlığın düşük olduğunu gösteriyor. Kreş uygulamasını destekleyen kurumlarda çalışanlar kendilerini çok daha güvende ve değerli hissediyor. Her şirketin bir kreş alanı yaratması mümkün olmayabilir ama çevredeki kreşlerle yapılacak özel anlaşmalar veya aynı lokasyondaki diğer şirketlerle oluşturulabilecek iş birlikleri gerçekleştirilebilir. Bir başka çözüm ise çalışanlara sunulacak kreş yardımı olabilir.