BM Genel Sekreteri António Guterres, koronavirüs salgınının kadınların sağlığı, hakları ve özgürlükleri üzerindeki etkisini kaleme aldı. İşte BM gözünden koronavirüs ve kadın…
Birleşmiş Milletler (BM), tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisiyle mücadelede en etkin rol oynayan kuruluşlardan biri. Politikaya atılmasının en önemli nedenlerinden birinin kadınlara yönelik adil ve eşit olmayan uygulamalar olduğunu belirten BM Genel Sekreteri António Guterres, koronavirüs salgınının kadınların sağlığı, hakları ve özgürlükleri üzerindeki etkisini kaleme aldı. İşte BM gözünden koronavirüs ve kadın…
Ev içi şiddette alarm zilleri çalıyor
Koronavirüs; ilk verilere göre erkekler, özellikle de ileri yaşta olanları için daha fazla risk teşkil ediyor. Ancak pandemi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği de dahil olmak üzere her çeşit eşitsizliği daha fazla ortaya çıkarıp istismara yol açıyor. Pandeminin uzun vadede kadınların sağlığı, hakları ve özgürlüklerine olan etkisi hepimize zarar verebilir. Bu dönemde kadınlar, sokağa çıkma kısıtlamaları ve karantina uygulamalarının ölümcül etkileri ile karşı karşıya. Bu önlemler; gerekli olsa da istismarcı partnerleriyle kapana kısılan kadınlar için şiddete maruz kalma riskini artırıyor. Geçtiğimiz haftalarda ev içi şiddette yaşanan artış, alarm zillerinin çalmasına yol açtı. İngiltere’nin en büyük destek kuruluşu, yardım için arayanların oranının yüzde 700 arttığını açıkladı. Aynı zamanda kadınlara destek sağlayan hizmetler de mali kesintiler ve kapanma riski ile karşı karşıya.
Işık Tut Girişimi 25 ülkede
Kadınların çıkarlarını merkeze koyarak bu pandemiden daha hızlı çıkabilir, herkese yarar sağlayacak daha eşitlikçi ve güçlü toplumlar inşa edebiliriz. Ben daha önce evlerde barış çağrısı yapmıştım. O tarihten bu yana 143’ten fazla hükümet, pandemi döneminde şiddete uğrama riski olan kadın ve kız çocuklarını destekleyeceği taahhüdünde bulundu. Her ülke, hizmetleri çevrimiçi vererek, kadın sığınma evlerini yaygınlaştırarak, bu evleri ‘gerekli’ şeklinde tanımlayarak ve ön cephede yer alan kuruluşlara desteği artırarak eyleme geçebilir. Birleşmiş Milletler’in Avrupa Birliği ile ortaklaşa yürüttüğü ‘Işık Tut Girişimi’ (Spotlight Initiative) 25 ülkede söz konusu önlemler ve benzerleri üzerinde çalışıyor ve katkısını genişletmeye hazır bulunuyor. Ancak koronavirüs, kadın hakları ve özgürlükleri için fiziksel şiddettin ötesinde tehditler içeriyor. Pandemi sonucu derin ekonomik krizin büyük ihtimalle belirgin bir kadın yüzü olacak.
200 milyon kişi işsiz kalabilir
Politikaya katılmamın bir nedeni de kadınlara yönelik adil ve eşit olmayan uygulamalardı. 1960’larda bir öğrenciyken, gönüllü olarak Lizbon’un yoksul semtlerinde sosyal hizmet çalışmaları yaparken, küçük işler yapan ve geniş ailelerinin yükünü taşıyan çok zor durumdaki kadınlarla karşılaştım. Bunun değişmesi gerektiğini biliyordum ve hayatım boyunca önemli değişiklikler olduğunu gördüm. Onlarca yıl sonra, dünyanın dört bir yanında koronavirüs, böylesi durumların ve daha kötüsünün kadınlar için geri gelmesine yol açma tehdidini taşıyor. Kadınlar ev işleri, gündelik işler gibi düşük ücretli güvencesiz işlerin yanı sıra kuaför salonları gibi küçük ölçekli işletmelerde de orantısız şekilde temsil ediliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) birçoğu tam da bu sektörlerde olmak üzere önümüzdeki üç ay içinde dünya genelinde yaklaşık 200 milyonluk bir istihdam kaybı yaşanacağını tahmin ediyor. Ayrıca maaşlı işlerini kaybeden kadınlar okulların kapanması, aşırı yük altındaki sağlık sistemleri ve yaşlıların artan ihtiyaçları nedeniyle iş yüklerinde çok büyük artışla karşı karşıya kalıyor.
Karar sürecinde kadına ihtiyaç var
Bunların yanı sıra eğitimleri yarıda kesilmek zorunda kalacak kız çocuklarını da unutmamak lazım. Sierra Leone’deki bazı köylerde Ebola salgını sonrası ergen genç kız çocuklarının okula kayıt oranı yüzde 50’den yüzde 34’e düştü. Bu durum kendilerinin ve toplumlarının refahını yaşam boyu etkileyecek. Birçok erkek de işini kaybediyor ve çelişen taleplerle karşı karşıya kalıyor. Ancak en iyi dönemlerde bile kadınlar erkeklerden üç kat fazla ev işi yapıyor. Eğer iş yerleri açılır, okullar kapalı kalırsa, çocuklara bakmaları yine onlardan istenecek ve maaşlı işlerine geri dönmeleri gecikecektir. Kökleri derinlere giden eşitsizlikler nedeniyle sağlık çalışanlarının yüzde 70’ini kadınlar oluşturmasına rağmen sağlık yönetimindeki kadın sayısı erkeklerin gerisinde. Siyasetçiler arasında ise sadece on siyasi liderden biri kadın. Bu durum hepimize zarar veriyor. Hastalıkta ikinci dalga, işgücü sıkıntısı ve hatta sosyal huzursuzluk gibi en kötü senaryoları önlemek için pandemi konusunda kararlar alınırken masada kadınlara ihtiyacımız var.
Pandemi insan onuru için verilen sözü zorluyor
Güvencesiz işlerde çalışan kadınlar, sağlık sigortasından ücretli hastalık iznine, çocuk bakımı, gelir koruması ve işsizlik yardımlarına kadar acilen temel sosyal koruma hizmetlerine ihtiyaç duyuyor. İleri baktığımızda ekonomiyi canlandırmak için alınan nakit transferi, krediler, borçların silinmesi gibi önlemler ister tam zamanlı, ister kayıt dışı, ister yarı zamanlı, ister mevsimlik işçi olsun mutlaka kadınları hedef almalı. Koronavirüs pandemisi, kadınların ücretsiz olarak yerine getirdiği ev işlerinin hem kamu hizmetlerini sübvanse ettiğini hem de özel sektöre katkı sağladığını açıkça ortaya koydu. Bu işler mutlaka ekonomik ölçümlere ve karar alma süreçlerine eklenmeli. İnsanların bakım sorumluluklarını tanıyan çalışma düzenlemelerinden ve evde çalışmaya değer veren kapsayıcı ekonomik modellerden herkes kazançlı çıkar. Pandemi sadece küresel sağlık sistemini zorlamıyor, eşitlik ve insan onuru için verdiğimiz sözü de zorluyor. Kadınların çıkarlarını ön plana koyarak ve merkeze koyarak bu pandemiden daha hızlı çıkabilir, herkese yarar sağlayacak daha eşitlikçi ve güçlü toplumlar inşa edebiliriz.