AB ülkeleri 250’den fazla çalışanı olan şirketlerin, aynı işi yapan kadın ve erkek işçiler arasındaki kazanç farkını raporlamasını zorunlu kılacak bir yasa hazırlanıyor.
Demokrasinin en temel kilometre taşlarından birini oluşturan eşitlik ilkesinin, iş hayatındaki yeri çok önemli.4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan eşitlik ilkesinden şöyle bahsediliyor: “İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ile mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.”
İş ilişkilerinde her ne ad altında olursa olsun yapılacak ayrımcılığın, kayırmacanın önü yasa tarafından kesiliyor. Eşitlik ilkesi; bir organizasyonun hamurunda olmazsa olmaz, ödül ya da ceza gibi kurum kültürüne direkt olarak etki eden tüm disiplinlerin başlıca referans noktalarından biri. Aynı zamanda çalışan barışının ve işverene duyulan güvenin tesis edilmesini sağlayan bir ilke olduğu gibi İnsan Kaynakları’nın da temel ilkeleri arasında.
Aykırı davranışlar müdüre de çalışana da ceza getirmeli
İşçi işveren ilişkisinde köprü vazifesi olan İnsan Kaynakları departmanının adil olması gerekiyor. Adaletin yolu da eşitlikten geçiyor. Personel seçiminden performans raporlamasına, terfiden akit feshine kadarki tüm süreçlerin eşitlik ilkesi gözetilerek ilerlemesi gerekli. Başarı kriterleri ya da kırmızı çizgileri alenen belirlenen ve bu bağlamdaki aksiyonlarını da eşitlik ilkesini kusursuz bir biçimde gözeterek sağlayan kurumların; çalışan bağlılığı ve deneyimlerinde pozitif bir yansıma olacağı aşikâr. Herhangi bir şirketin üst düzey yöneticisi ile hiyerarşi piramidinin alt kısımlarında yer alan bir başka personel, kurum kültürüne aykırı davranışlar sergilemek suretiyle ceza yaptırımı ile karşı karşıya kalabiliyorsa; geniş yetkileri, üst düzey yöneticimizi bu cezadan kurtaramıyorsa o şirket içerisinde eşitlikten söz edilebilir. Aynı durum ödüllendirme, terfi, bonus gibi şirket içi uygulamaları için de geçerli.
Eşit davranma ilkesi tüm hukuk alanında geçerli
Eşit davranma ilkesi, tüm hukuk alanında geçerli. İş Hukuku bakımından işverene, iş yerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklüyor. Bu bakımdan işverenin yönetim hakkı sınırlandırılmış durumda. Başka bir ifadeyle işverenin ayrım yapma yasağı, iş yerinde çalışan işçiler arasında keyfi biçimde ayrım yapılmasını yasaklıyor. Bu yasağa uymayanlara cezai yaptırım uygulanıyor.
Eşitlik ilkesini Ceza Kanunu açısından değerlendirecek olursak, nefret ve ayrımcılık başlıklı bölümde; “Madde 122; dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle,
a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,
b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş hizmetten yararlanmasını,
c) Bir kişinin işe alınmasını,
d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü yer alıyor. Ancak buna karşın, Türkiye’de eşitlik ilkesinin ceza kanunlarına bağlanması oldukça yeni.
Batılı ülkelerin İK departmanları iş ilanlarında, iş görüşmesine çağırılma aşamasında ve seçim kriterlerinin gerekçeleri konusunda belli kurallara uyma ve eşitlik ilkelerine uyumu ispatlamak zorunda. Ülkemizde ise işsizlik yüksek, işe alımda kayırma konusunda açık eşitlik ihlalleri olmasına rağmen henüz yolun başındayız.
250’den fazla çalışanı olan kazanç farkını raporlayacak
Gündemden düşmeyen toplumsal cinsiyet meselesine yönelik, Avrupa Birliği’nin çeşitli uygulamaları bulunuyor. Bunlardan biri, kadın ve erkek işçiler arasındaki kazanç farkını dengelemek. Buna göre 250’den fazla çalışanı olan şirketlerin, aynı işi yapan kadın ve erkek işçiler arasındaki kazanç farkını raporlamasını zorunlu kılacak bir yasa hazırlanıyor. Böylece 27 farklı ülkeden oluşan Avrupa Birliği’nde, kadın ve erkek çalışanların ücret farkının giderilmesi hedefleniyor.
Amerika’da yaş ayrımcılığına düzenleme
Renk, dil, din, ırk kadar dile getirilmese de yaş kriteri de ayrımcılıkta önemli bir yere sahip. Özellikle günümüz iş hayatında, birçok çalışan kıdemli de olsa, yaşı yüksek olduğu için genç iş arkadaşları tarafından mobbing’e maruz kalıyor. 1967 yılında Amerika’da federal yaş ayrımcılığı kanunu olan İstihdamda Yaş Ayrımcılığı Kanunu kabul edildi. Kanun, diğer ayrımcılık nedenlerinde olduğu gibi yaş nedeniyle ayrımcılığın yapılmasını da benzer şekilde yasaklıyor. Bu kanun ile 40 yaş üstü bireylerin, yaş ayrımcılığına maruz kalmaları yasa yoluyla engellendi.
Kaynak: Dünya Gazetesi