Pat Barker'ın ‘Kızların Suskunluğu’ romanı, Troya Savaşı'nı erkeklerin değil, Briseis adında bir kadının gözünden anlatırken, İlyada destanına da yeni bir bakış açısı getiriyor.
The Guardian tarafından 21’inci yüzyılın en iyi 100 kitabından biri seçilen ‘Kızların Suskunluğu’, Seda Çıngay Mellor’un çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan çıktı. Pat Barker kitabında, Briseis’i konuşturarak İlyada destanını yeniden yorumluyor. Akhilleus’un gölgesinde kalmış Briseis aracılığıyla; büyük anlatılarda, mitolojik eserlerde, dillere destan olmuş efsanelerde, erkeklerin gölgesinde kalmış kadınların hikâyelerini ve onların tarihteki konumunu sorguluyor.
Kadının rolü edilgen
Kitabın en önemli özelliklerinden biri, yalnızca Briseis’in değil, onun çevresindeki birçok kadının hikâyesini dinliyor olmamız. Tam da bu noktada, feci şekilde ölüme sürüklenen Polyksene’den bahsetmek yerinde olur. Agamemnon, Akhilleus’u savaşmaya ikna ettiğinde ona ‘Troya’daki en güzel yirmi kadın’ın sözünü verir. Akhilleus’un ölümünden sonra endişelenen ve ona verdiği sözü tutması gerektiğini düşünen Agamemnon, Priamos’un bakire kızı Polyksene’yi kurban edilmek üzere seçer. Briseis, bu ölümden çok etkilenir çünkü on beş yaşındaki kızın kurban edilme töreninin her aşamasına şahitlik eder. Bir kadının ‘ölmüş bir erkek’ uğruna, tanrıları kızdırmamak ya da lanetlenmemek için kurban edilmesi; bu destansı hikâyede, kadınların kaderinin bir erkeğin iki dudağı arasında olduğunu açıkça gösteriyor.
Kaynak ve ayrıntılı inceleme için tıklayabilirsiniz.