KPMG’nin 42 ülkede 699 küresel kadın liderle yaptığı araştırma sonucu açıklandı.
KPMG'nin The Digital Age-The Women’s Era başlıklı raporuna göre, kadın liderlerin yüzde 77’si teknolojik yıkımı benimsiyor, bunu tehdit değil, fırsat olarak görüyor.
Veri analiziyle karar alan kadın yöneticiler, şirketlerinin büyümesi ve kârlılığı konusunda güçlü ve kararlı…
KPMG’nin ilk kez yaptığı ve dünyada da bir ilk olan Küresel Kadın Liderler Araştırması 2018 / The Digital Age-The Women’s Era başlıklı araştırma, ‘teknoloji ve dijitalleşmenin kadın iş liderlerinin dünyasındaki karşılığını inceliyor.
KPMG'nin paylaştığı bilgilere göre, araştırma 42 ülkede 14 sektörden 699 küresel kadın liderle yapıldı. Katılımcıların yüzde 37’si 500 milyon dolardan fazla yıllık gelire sahip şirketleri yönetiyor. Yüzde 62’si 500 milyon dolardan az şirketlerin yöneticisi. Araştırmanın sonuçları, iş dünyasında cesur, kendine güvenen, gerçekçi kadınların yükseldiğini gösteriyor. Buna göre kadın liderler, dijitalleşmeyle paradigma değişimi yaşayan iş dünyasındaki büyüme potansiyeli, büyüme stratejileri ve istihdam konusunda iyimser. Araştırmaya katılan küresel kadın liderlerin yüzde 77’si teknolojik yıkımı tehdit değil fırsat olarak görüyor. Hayli cesur davranıyor ve iş modellerini dönüştürmek için teknolojinin sunduğu imkanları değerlendirmekten korkmuyorlar.
Araştırmadan öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
- Küresel iş liderlerinin amacı; dijitalleşme, jeopolitik, değişen demografik yapının etkileri altında zorluklarla yüzleşmek için stratejiler bulmak. Küresel kadın liderler büyüme konusunda iyimser, gerçekçi ve kendilerine güvenen bir profil çiziyor.
- Dijital dönüşüm, şirketler için sınırsız fırsatlar sunuyor. Öte yandan, örneğin müşteri beklentilerine ilişkin kararların veriliş hızı giderek artıyor. Kadın liderler, şirketlerini bu karmaşık ve heyecan verici zamanlarda yönetme kabiliyeti ve gücüne sahip.
- Araştırma milyon dolarlık şirketleri yöneten kadınların, dijital çağın zorluklarına karşı donanımlı olduğunu ve iyi hazırlandığını gösteriyor. Nitekim kadın yöneticilerin yüzde 77’si teknolojik yıkımı tehditten çok fırsat olarak gördüğünü söylüyor.
‘Yıkılacaksa biz yıkarız’
- Yönetici kadınların yüzde 51’i şirketlerinin rakipleri tarafından yıkılmasını beklemek yerine bizzat sektörlerini yıkacaklarına inanıyor.
- Küresel kadın liderlerin yüzde 77’si şirketlerinin büyüme potansiyelinden emin. Büyüme ve karlılık konusunda güçlü ve kararlılar.
- Büyüme stratejileri konusunda, kadın liderler organik büyümeye yoğunlaşmış durumda. Yüzde 45’i organik büyümeyi en iyi büyüme stratejisi olarak görüyor.
- Bu sonuçlar istihdam beklentisiyle de paralel. Yüzde 6 veya daha fazla artış bekleyen küresel kadın liderlerin oranı yüzde 33.
- Yapay zekânın istihdama etkisi konusunda daha temkinli olan KKL’lerin yüzde 47’si kaybedilecek işlerden daha fazla sayıda iş yaratılacağını düşünüyor. Buna kıyasla, CEO’ların yüzde 62’si aynı fikirdeler.
Veri kullanmayı seviyorlar
- Dijitalleşme, teknoloji ve veri analizini kullanmakta başarılılar. Yüzde 93’ü önümüzdeki 3 yıl içinde yenilik süreçlerini ve uygulamayı geliştirme ihtiyacı olduğunu görüyor.
- Yüzde 77’si veri modelleri/analitiği kullanımını artıracağını söylüyor.
- Yüzde 58’i sezgileri yerine veri analizi sonuçlarına göre stratejik kararlar alıyor.
- Yüzde 48’i yapay zekâ, blockchain, karma gerçeklik ve üç boyutlu baskı gibi yeni teknolojiler konusunda rahat hissediyor.
- Kadın liderlerin yüzde 21’i şirketlerinin yönetim kurulunun dijital dönüşüm projeleri ile ilgili yatırımların geri dönüşü konusunda makul olmayan bir beklentiye sahip olduğunu söylüyor.
- Yüzde 73’ü şirketlerindeki toplam gelir artışının yüzde 2’nin üstünde olmasını bekliyor, yalnızca yüzde 17’si yüzde 2’den az artış umuyor.
Gerçekçi, çevik ve eşitlikçi
- Kadın liderler çevik ve güçlerinin bilincinde.
- Cinsiyet eşitliğini desteklemek için kültürel değişim ihtiyacı olduğunu düşünüyorlar.
- Gerçekçiler; yalnızca yüzde 28’i bir sonraki kariyer adımını mevcut şirketleri içinde görüyor.
- Güçlü kişisel ağlar ve iyi iletişim becerilerinin, kişisel başarı konusunda en önemli iki faktör olduğuna inanıyorlar.