Çocuk bakım hizmetlerini istihdam, ekonomi, insan kaynağı, verimlilik, kss gibi pek çok boyutta inceleyen IFC raporunda, iyi uygulama örneklerine ve önerilere de yer veriliyor.
Dünya Bankası Grubu bünyesinde çalışan Uluslararası Finans Kurumu (International Finance Corporation-IFC) 2017 yılında yayınladığı İşveren Destekli Çocuk Bakımı Raporu'nda, işveren destekli çocuk bakım hizmetlerini detaylı şekilde inceliyor.
Çocuk bakım hizmetlerinin istihdam, ekonomi, insan kaynağı, verimlilik, kurumsal sosyal sorumluluk gibi pek çok boyutta incelendiği raporda, iyi uygulama örneklerine ve önerilere de yer veriliyor.
Rapordan satırbaşlarını Eşit Adımlar’da paylaşıyoruz.
İŞVEREN DESTEKLİ ÇOCUK BAKIM HİZMETLERİNİN GELİŞİMİ
Dünya nüfusunun yüzde 10’u beş yaşın altında ve sağlıklı gelişim için erken çocukluk dönemi bakımına ihtiyaç duyuyor. Bununla beraber, dünyanın büyük kısmında çocuk bakımı konusundaki ihtiyaç tam olarak karşılanamıyor. Küresel olarak irdelendiğinde, beş yaşın altındaki çocukların yarısından biraz fazlası bir okul öncesi programından faydalanabiliyor. Örgün çocuk bakımı çoğunlukla düşük ve orta gelirli çalışanların masraflarını karşılayamadığı bir hizmet olarak konumlanıyor. Bu hizmeti alma gücü bulunanlar açısından ise, sunulan çocuk bakım hizmetleri hem sınırlı kalıyor hem de tam zamanlı çalışma saatleriyle uyuşmuyor. Bakım hizmetlerine erişimde özellikle üç yaş altı çocuklar konusunda önemli eksiklikler görülüyor.
Çocuk bakım hizmetleri konusundaki eksiklik sadece aileleri değil, işverenleri de etkiliyor. İşverenler açısından bakıldığında, çalışanlara kaliteli ve uygun maliyetli çocuk bakım hizmetlerinin sağlanmaması çalışan devir hızında ve işe gelmeme oranında artış, verimlilikte düşüş ve kalifiye çalışanların istihdam edilmesinde zorluk gibi sonuçlar doğurabiliyor. Uygun maliyetli bakım hizmeti sağlanması, ebeveynlerin iş tercihlerini de etkiliyor. Konu aileler açısından değerlendirildiğinde, kaliteli bakım hizmetlerine erişimde yaşanan eksikliklerin, ücretli çalışma sürelerinde azalma ve hane gelirinde düşüşe yol açtığı görülüyor.
Alışkanlıklar ve toplumsal değer yargıları, kadınların çocuk bakımında erkeklerden daha fazla sorumluluk almasının önünü açıyor. Bu nedenle, çocuk bakım hizmetlerinde yaşanan eksiklikler, kadınların işgücü piyasasına tam ve eşit katılımı açısından önemli bir engel teşkil ediyor. Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, kadınların küresel bazda işgücüne katılımı yüzde 49'un biraz üzerinde seyrediyor. Söz konusu rakam erkeklere yönelik orandan yüzde 27 daha düşük kalıyor.
McKinsey Global Institute tarafından yapılan bir araştırma ise, ekonomik hayata katılım konusunda cinsiyetler arası farkın kapatılması durumunda 2025'e kadar gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 26 oranında artacağı ve 12 trilyon ABD Doları ek gelir elde edileceği tahminini paylaşıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi ülkeler, Karayipler ve Latin Amerika’da deneyimlenen iyi uygulama örnekleri, devlet destekli bakım hizmetlerine erişimin kadınların istihdam oranları ve kadınların çalışma saati sayısı üzerinde kayda değer bir olumlu etkisinin bulunabileceğini gösteriyor.
Uluslararası düzeyde, politika yapıcılar çocuk bakım hizmetlerine erişimin hem ekonomik hem de toplumsal cinsiyet eşitliği açısından öneminin farkında. Okul öncesi eğitimin önemi Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde de "2030 yılına kadar, tüm kız ve erkek çocuklarının ilköğretime hazır hale gelmeleri amacıyla kaliteli erken çocukluk gelişim ve bakım hizmetleri ile ilköğretim öncesi eğitime erişmesinin sağlanması." İfadesiyle vurgulanıyor. Türkiye, Brezilya, Şili, Ekvador, Hindistan, Japonya, Ürdün gibi ülkelerde, düzenlemeler uyarınca işverenlerin çocuk bakım hizmetleri sağlaması veya bunları desteklemesi gerekiyor. Yasal bir gereksinim olmadığında dahi, çoğu işveren daha iyi iş sonuçları elde etmek üzere geliştirdikleri genel ücret stratejilerinin bir parçası olarak çocuk bakım destekleri sağlayabiliyor. Ancak, kamu ve özel sektör ile sivil toplum kuruluşları arasında yapılandırılacak ortaklıklar ve işbirlikleri çok daha büyük bir potansiyeli de beraberinde getiriyor.
İŞVEREN DESTEKLİ ÇOCUK BAKIM HİZMETLERİNİN MODELLERİ
- Çalışanlarının çocuk bakım ihtiyaçlarını desteklemek isteyen işverenlerin birçok seçeneği var. Çalışanların ihtiyaçları, çocuk bakımı hizmetlerine ilişkin kısıtlamaların işe etkisi ve çocuk bakım hizmetlerinin sağlandığı ortam kriterlerini dikkate alan şirketler, iş modelleriyle uyumlu ve kendisi için en doğru yönteme ulalabiliyor.
- Çocuk bakım hizmetlerinin desteklenmesine yönelik seçenekler, işyerlerinde açılan kreşler gibi kaynağın daha yoğun olduğu stratejilerden, bilgilendirme ve yönlendirme hizmetleri ile destekleyici bakım hizmetleri gibi kaynak yoğunluğunun daha az olduğu stratejilere kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Önde gelen birçok işverenin birden fazla seçenek sunduğu gözlemleniyor. Esnek çalışma ve ücretli doğum izni gibi tamamlayıcı destek mekanizmaları da ebeveynlerin çocuklarına kendilerinin bakmasına olanak sağlayabiliyor.
- Çalışanlara ve temsilcilerine danışılması, ihtiyaçların doğru anlaşılması konusunda fark yaratıyor. Çocuk bakım hizmetlerinin tercih edilirken, maliyet, erişilebilirlik ve kalite gibi kriterler dikkate alınıyor. Çalışanların tercihlerinin ötesinde kültürel ve toplumsal normlar çocuk bakım hizmetlerine yönelik hem talep hem de arzı etkileyebiliyor. İşverenler çocuk bakım hizmetlerinin sağlanıp sağlanmayacağı, eğer sağlanacaksa nasıl, kime ve hangi maliyetle sağlanacağına karar vermek üzere bir dizi analiz ve yöntemi kullanabiliyor.
- Özel çocuk bakım hizmetlerinin varlığı, kamu-özel ortaklıkları veya diğer işverenlerle kurulabilecek ortaklıklar, yasal ve mali düzenlemeler çocuk bakımı ekosistemini şekillendiriyor.
- Çocuk bakım hizmetlerine yönelik strateji netleştirilirken, çocuk bakımı konusunda sağlanan desteklerin iş sonuçlarını nasıl etkilediğini dikkate almak gerekiyor. Bu kriterler arasında boşalan pozisyonların doldurulması için geçen süre, çocuk bakım hizmetlerine yönelik desteklerin varlığında ve yokluğunda çalışan devir hızı, işe gelmeme oranları ve çalışan memnuniyet anketlerine verilen yanıtlar gibi başlıklar yer alıyor. İş sonuçlarına ilişkin veriler ve örnekler, karar mercilerinden çocuk bakım hizmetlerine dair yatırımlara yönelik destek alınabilmesini sağlıyor.
ÇOCUK BAKIMI KONUSUNDA PAYDAŞLARIN DENEYİMLERİ
Vaka çalışmaları ve daha geniş kapsamlı araştırmalar, çocuk bakım hizmetleri sağlanmasının çalışanlar, şirketler ve ekonomiler açısından bir kazan-kazan çözümü olabileceğini gösteriyor. Çocuk bakım hizmetleri konusunda paydaşların deneyimlerinden çıkarılan on ders şu şekilde sıralanıyor:
- Çocuk bakım hizmeti çözümleri açısından "herkese uyan" bir yaklaşım yok. Raporda bahsedilen şirketler, işverenlerin kendi şirketlerine ve çalışanlarının ihtiyaçlarına uygun çözümleri nasıl sağlayabileceklerini gösteriyor. Bu çözümler, acil durumlarda destekleyici bakım hizmetlerinden yaklaşık 100 çocuğa yönelik yerinde çocuk bakım merkezlerine kadar genişleyebiliyor. Çocuk bakım hizmetlerinin sağlanması çalışanlar, müşteriler ve daha geniş çaplı olarak yatırımcılar tarafından olumlu bir şekilde algılanıyor.
- Bütüncül bir stratejinin parçası olarak çocuk bakım desteği sağlanması en iyi sonuçları beraberinde getiriyor. Şirketler, çocuk bakım stratejileri çeşitlilik politikalarının bir parçası halinde geldiğinde ve çalışanların çalışma hayatı ihtiyaçlarının desteklenmesine yönelik diğer tedbirler ile bir arada uygulandığında yatırımların geri dönüşlerinin artığını zamanla öğreniyor. Çocuk bakım hizmetlerinin bir odak noktası olarak insan kaynakları yönetiminin ötesinde pazarlama, sürdürülebilirlik ve müşteri hizmetleri gibi işlevlerin ayrılmaz bir parçası haline getirilmesi, iş faydalarını daha da artırabilir.
- Hem annelere hem de babalara çocuk bakım desteği sağlanması gerekiyor. Raporda yer verilen çoğu şirkette yaygın bir şekilde görüldüğü üzere, çocuk bakımı desteklerinden yararlananlar bakımında toplumsal cinsiyet dengesi artık daha fazla gözetiliyor. Babaların politikaları anneler kadar aktif bir şekilde kullanmaya teşvik edilmesi, çeşitlilik sonucu elde edilen iş faydaları da dahil olmak üzere önemli bir potansiyel barındırıyor.
- Bakıcılık işlerinin kalitesi önem arz ediyor. Çocuk bakım hizmetlerine artan talep, iş olanaklarını da beraberinde getirebiliyor ancak bu alanın yetenekli insanlar açısından çekici hale getirilmesi için, bakıcıların ücretlerinin adil bir şekilde belirlenmesi, onların memnun edilmesi ve daha iyi performans göstermek için ihtiyaç duydukları becerilerin onlara kazandırılması yönünde çaba sarf edilmesi gerekiyor.
- Çalışanların bakım ihtiyaçları çocuk bakım hizmetinin ötesine geçiyor. Nüfusun yaşlanması, kültürel kaymalar ve her iki ebeveynin çalıştığı ailelerin sayısının artması gibi faktörler bakım hizmetlerine olan talebi artırıyor. İşverenlerin büyük kısmı çalışanların bakım ihtiyaçlarını karşılamak üzere çocuk bakımına ek olarak yaşlı bakım desteği de sağlıyor.
- Piramidin alt kısmında yer alan nüfusun çocuk bakımı ihtiyaçlarının çözüme kavuşturulması gerekiyor. Düşük gelirli ebeveynler çoğunlukla çocuk bakım hizmeti seçeneklerine en fazla ihtiyaç duyan grupta yer alıyor. Kaliteli çocuk bakım hizmetleri erken çocukluk gelişimini olumlu yönde etkiliyor ve ebeveynlerin işlerini korumalarına yardımcı oluyor.
- Çocuk bakımı hizmetlerinin yaygınlaşmasında, düzenleyici otoriteler büyük katkı sağlayabiliyor. Erken çocukluk eğitimi ve kadınların işgücüne katılımı üzerine önemli bir etkisi olan işveren destekli çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaşması için hükümetler özel sektörün çocuk bakım hizmetleri sağlamasına yönelik politika veya düzenleme çerçevelerini yürürlüğe koyabiliyor.
- İşveren destekli çocuk bakım hizmetlerine yönelik pazarlar oluşturulması için hükümet ve özel sektörün işbirliği yapması gerekiyor. Raporda ele alınan özel sektör uygulamalarının yaygınlaşması için kamu sektörünün, kaliteli ve makul fiyatlı çocuk bakım hizmeti sağlayıcılarının kapasitesini geliştirmek, işverenlerin bu alana eğilmesini sağlayacak teşvikler sağlamak ve ebeveynler ile çocuk bakım hizmeti sağlayıcılarına uygun düzenlemeler yapmak amacıyla tamamlayıcı yatırımlar gerçekleştirmesi gerekiyor.
- Kapasite ve becerilerin yeni pazar olanakları sunacak şekilde geliştirilmesi için yatırımlara ihtiyaç var. Raporda bahsedilen şirketlerin bir kısmı kurumsal çocuk bakım hizmeti sağlayıcılarının hizmetlerinden faydalanıyor. İşveren destekli çocuk bakım talebinin karşılanması için, işverenler ve çalışanlarına yönelik kaliteli çocuk bakım hizmeti seçeneklerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Finans kuruluşları açısından bakıldığında, bu durum mikro girişimcilerden küçük ve orta büyüklükteki işletmelere (KOBİ'ler) kadar farklı bir yelpazedeki çocuk bakım hizmeti sağlayıcılarına yönelik finansman seçenekleri konusunda fırsatlar barındırıyor.
- İyi uygulama örneklerinin paylaşılması, diğer işverenleri işveren destekli çocuk bakım hizmetlerini uygulamaya teşvik edebilir. Bu alanda öncü şirketlerin başarılarının vurgulanması diğer işverenleri bu çalışmaları uygulamaya geçme konusunda harekete geçirebilir.
İşveren Destekli Çocuk Bakımı Raporu'nda Türkiye, ABD, Japonya, Ürdün, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika, Kenya ve Almanya'dan toplam 10 firmanın çocuk bakımı konusundaki tecrübeleri detaylı şekilde paylaşılıyor. Bu firmalar arasında Borusan ve Martur'un olduğunu özellikle belirtelim.