Mona Chollet imzalı ‘Bugünün Cadıları – Kadınların Yenilmez Gücü’ kitabı, Z. Hazal Louze’un çevirisiyle İletişim Yayınları’ndan çıktı. Kitap, kadının içinde bulunduğu baskı ortamının, şekil değiştirse de temelde aynı olduğunu ortaya koyuyor.
Mona Chollet, ‘Bugünün Cadıları’ adlı kitabında, yüzyıllar önce cadılıkla suçlanıp öldürülen kadınları odağına alarak, bugün yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin altını çiziyor. Z. Hazal Louze’un çevirisiyle İletişim Yayınları’ndan çıkan kitap, kadının içinde bulunduğu baskı ortamının şekil değiştirdiğini fakat temelde aynı olduğunu ortaya koyuyor.
Kadınların bitmeyen direnişi
Mona Chollet, Bugünün Cadıları’nda cadılık yaftasını sahiplenerek, popüler kültürden ve günümüz dünyasından evlenme, çocuk doğurma, daima genç ve güzel kalma gibi baskılara ayak direyen kadınları anlatıyor. Kitaba göre; yüzyıllar önce cadılıkla suçlanıp öldürülen kadınlara uygulanan muamele, bugün farklı biçimlerde, sistemleşmiş ve doğallaşmış halde devam ediyor. O zamanlardan itibaren, önce şiddet yoluyla sonra ideal ev kadını modelinin inşasıyla dayatılan model, kadınları doğurganlık üzerine temellenen rollere hapsetti, çalışma yaşamından kopardı. Bu model, kadınların kimliklerini yok etti, onları zayıflattı, özgürlüklerini ellerinden aldı. Kadınlar birbirleriyle rekabete sokuldu, ‘ideal kadın’ın temsilcisi olmaya zorlandı. Bunlara başkaldıranlar en ağır biçimde cezalandırıldı; ya toplumdan dışlandılar ya da bir erkeğin elinde can verdiler.
Ataerkil düzenin değişmeyen baskısı
Bağımsızlığı ve kendini gerçekleştirmeyi; bekâr kalmak, çocuk sahibi olmak veya olmamak gibi kararları özgürce dile getirebilmeyi; türlü biçimlerde süren gençlik, güzellik dayatmasına karşı olgunluğun ve tecrübenin emaresi olarak saçlarının beyazlamasını gururla izlemeyi seçen kadınlar işte bugünün cadıları…
Ataerkil düzen sadece ‘fıtratına’ karşı gelen, sivrilen kadınları değil, bu sistemi farkına dahi varmadan içselleştirmiş kadınları da hedef tahtasına koyuyor; hatta belki onları daha fazla…
“Cadıların fısıltılarının bizi yönlendirdiği yolu takip edip, düşünce dünyamızı ve hayal gücümüzü serbest bıraktığımızda büyük bir coşku bizi bekliyor olacak: cesaretin, isyanın, hayatı olumlamanın, otoriteye kafa tutmanın vereceği coşku.”