TSKB Ekonomik Araştırmalar, ‘TSKB Kalkınma Perspektifi’ yayını kapsamında ‘Çocuklar Bizim!’ başlıklı yeni bir rapor yayımladı.
Araştırmaları ve yayınlarıyla Türkiye’nin sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmasına katkı yapmayı hedefleyen TSKB Ekonomik Araştırmalar, ‘TSKB Kalkınma Perspektifi’ yayını kapsamında, ‘Çocuklar Bizim!’ başlıklı yeni bir rapor yayımladı. Çocuk bakım hizmetlerine erişim eksikliğinin küresel iş gücü piyasalarında kadınların çalışma hayatına etkin katılımının önündeki en önemli engellerden biri olduğunu ortaya koyan çalışma, kadınların kariyerlerine devam edebilmesini sağlayacak çözüm önerileri de paylaşıyor. Rapor, okul öncesi eğitimin altını çizerken, bu konuda özel şirketlerin sunacağı destek ve kreş yardımlarının artırılmasıyla önemli bir yol kat edilebileceğine işaret ediyor. Raporda ayrıca çocuk bakımında erkeklerin de kadınlar kadar aktif görev alması gerektiği ifade ediliyor.
En büyük engel ev işleri ve çocuk bakımı
TSKB Ekonomik Araştırmalar Yöneticisi Cihan Urhan tarafından hazırlanan rapora göre; aile içindeki görev tanımları, yerleşik kurumsal ve bireysel düşünce yapıları gibi yaşam biçimini ilgilendiren faktörler, kadınların potansiyellerini ortaya koymalarını büyük ölçüde etkiliyor. Bu konularda artan farkındalıkla geçmiş yıllara göre önemli aşamalar kaydedilmesine rağmen, halen ev işleri ve çocuk bakımı gibi görevlerin, kadınların iş gücüne ve istihdama katılımları ile kariyerlerinde yükselmeleri önündeki en büyük engel olduğu belirtiliyor. Tüm dünyada iş gücü piyasalarına dahil olmayan kadınların yüzde 41.6’sının bakım sorumlulukları sebebiyle iş hayatından uzak kaldıklarına dikkat çekilirken, Türkiye’nin de yer aldığı orta gelirli ülkelerde bu oranın daha da arttığı vurgulanıyor.Türkiye’de 2021 yılı itibarıyla çalışma çağında olup iş gücüne dahil olmayan 31 milyon kişi olduğunun altı çizilen raporda, bu kişilerin yüzde 32’sinin ev ve bakım görevleri sebebiyle iş piyasalarına katılamadıkları not ediliyor. Kadınlarda ise bu oran yüzde 46’ya çıkıyor. Çocuk bakımı üzerine gerçekleştirilen özel çalışmalar ise, Türkiye’de çalışmayan kadınların yüzde 42.5’inin küçük yaşta çocukları olması nedeniyle iş hayatında yer alamadığını söylüyor.
Kadınlar günde 6.2 saati ücretsiz işlere ayırıyor
Rapor, dünya genelinde kadınların erkeklere kıyasla, yemek, temizlik, alışveriş, yaşlı, engelli ve çocuk bakımı gibi ücretsiz görevlere 3 kat daha fazla zaman harcadıklarına değiniyor. Türkiye 6.2 saatle, Meksika’dan sonra OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü) ülkeleri arasında kadınların ücretsiz işlere en çok zaman ayırdığı ülke olarak karşımıza çıkıyor. Ücretsiz işlere ayrılan sürelerde toplumsal cinsiyet farkının ise Türkiye’de 4.7 saat olduğu belirtiliyor.
Çocuk doğuran kadının geliri düşüyor
Koronavirüs pandemisi nedeniyle, eğitim kurumlarının ve çocuk bakım hizmetleri veren yerlerin de belli bir süre kapatılmasının etkilerine değinen raporda, pandemi ile beraber uzaktan eğitim pratikleri artarken annelerin evde çocukları için ayırdıkları bakım görevlerinin süresinin yükseldiği belirtiliyor. OECD ülkelerinde 12 yaş altı çocuğu olan annelerin yüzde 62’si okullar ve kreş benzeri kurumların kapanması ile beraber artan bakım görevlerini üstlenirken, babalarda bu oran yüzde 22’ye geriliyor. Türkiye’de ise 12 yaş altı çocuğu olan annelerin yüzde 77’si ek çocuk bakım görevlerini yerine getiriyor ve bu kategoride Türkiye, OECD ülkeleri arasında alt sıralarda yer alıyor. Araştırmalar, çalışan kadınların ilk çocuğunu dünyaya getirdikten sonra önemli seviyede gelir kaybına uğradığını ve bir daha eski gelir seviyesine ulaşamadığını ortaya koyuyor. Çalışmalar, çocuk sahibi olmanın kadınların aksine erkeklerin kazançlarında ciddi bir düşüşe neden olmadığını gösteriyor. Buna ek olarak, çocuk doğuran çalışan kadınlar ile çocuk sahibi olmayan kadınlar arasında açılan kazanç farkı da dikkat çekiyor. Erkeklerde ise çocuk sahibi olmanın gelir seviyesine bir etkisine rastlanmıyor.
Dengeli görev paylaşımı evliliği etkiliyor
Raporda, erkeklerin çocuk bakımında daha fazla yer almasının, çocukların daha sağlıklı bireyler olmasına, sosyal yetkinliklerinin artırmasına katkıda bulunduğu vurgulanıyor. Raporda, dengeli görev paylaşımının, evlilik yaşantısını, anneler için doğurganlık dönemini ve iş özel hayat dengesini olumlu yönde etkilediği belirtiliyor. Çocuk bakımında daha çok rol alan babalar çocuklarının hayatları boyunca onlara daha çok zaman ayırıyor, aile kavramına daha çok önem veriyor ve eşlerine her anlamda daha fazla destek sağlıyorlar. Erkeklerin çocuk bakımında etkin rol alması çocukların yeteneklerini ve eğitimlerini de olumlu yönde etkiliyor. Babalarından daha çok destek gören çocuklarının, bilişsel yetenekleri daha üst seviyede oluyor ve 4-5 yaşında eğitime hazır olabiliyorlar. Tüm bu faktörler dolaylı olarak evlilikleri de olumlu yönde etkiliyor. İsveç’teki çiftler üzerinden yapılan araştırmaya göre, çocuk bakımına daha çok zaman ayıran erkeklerin evliliklerin sürme olasılığı yüzde 30 daha çok.
2035’e kadar 299 milyon yeni iş yaratılabilir
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), hem kadın hem erkeklere yönelik çocuk bakımı ve uzun süreli bakım hizmetlerine yapılacak yatırımların 2035 yılına kadar 299 milyon yeni iş yaratılabileceğini belirtiyor. Halihazırdaki politika açıklarını gidermek için de 2035 yılına kadar yıllık 5,4 trilyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyulduğunu kaydediyor. Raporun sunduğu çözüm önerilerine göre; çocuk bakım hizmetlerinin cinsiyet fark etmeksizin her çalışan için ulaşılabilir hale getirilmesi, ev işleri ve çocuk bakımını içine alan ücretsiz görevlerin daha adil dağılmasına ve kadınların ekonomik aktivitelerde daha fazla yer alabilmesine hizmet edebilir. Bu politikaların artması işverenlerin kadın iş gücüne talebini artırırken, aile dostu çalışma ortamlarının çoğalmasıyla çalışanlar iş-bakım görevleri dengesini daha rahat sağlayabilirler.