Koronavirüs salgınının sebep olduğu ekonomik olumsuzluklardan en büyük pay kadınların oldu. İstanPol Enstitüsü’nün raporu, Türkiye’deki kadınların maruz kaldığı eşitsizliklerin kaynağının büyük ölçüde yapısal olduğunu ve uzun vadeli tedbirlerle çözüm oluşturulabileceğini ortaya koydu.
Tüm dünyada koronavirüs salgınının olumsuz ekonomik etkilerinden en büyük payı kadınların alacağı görüşünü destekleyen araştırmalar hız kazandı. Bu kapsamda İstanPol Enstitü çatısı altında Doç. Dr. Ayşe Aylin Bayar, Prof. Dr. Öner Günçavdı ve Prof. Dr. Haluk Levent tarafından hazırlanan rapor, aylardır süren koronavirüs salgınının kadınların çalışma ve hane yaşamı üzerine etkilerini ortaya koydu.
İşte istihdamda kadının yeri
Toplumun en kırılgan kesimini teşkil eden kadınların salgın neticesinde maruz kaldığı riskleri ölçmek ve bunları gidermeye yönelik politika önerilerinde bulunmayı amaçlayan rapor, kadın ve erkek istihdamında görülen en önemli yapısal farklılıkları da ortaya koyuyor. Rapora göre;
- Gelir gruplarına göre yapılan tasnifte, kadın istihdamının daha çok düşük gelir gruplarındaki hane halklarında yaygın olduğu belirlendi.
- Kadınlar erkeklere göre çok daha yüksek oranda tarım sektöründe istihdam edilirken bunu; eğitim ve sağlık hizmetleri takip ediyor.
- İşteki durumları bakımından kadınların erkeklere göre çok daha fazla oranda ücretsiz aile işçisi olarak çalıştıkları anlaşılıyor. Bunda; kadın istihdamının tarımda yoğunlaşmış olmasının önemli rolü bulunuyor.
- Kadınların işgücüne katılım oranı erkeklere göre düşük. Bunun en önemli sebebinin ev ve bakım işleri olduğu ve bu konuda hane içindeki iş yükü paylaşımında ciddi bir eşitsizlik olduğu görülüyor.
- Büyük olasılıkla kadınların bu sorumlulukları nedeniyle 30 yaşlarından sonra bile işgücüne katılımları görülebiliyor. Erkeklerin ise bu yaş diliminde işgücüne katılımı görülmüyor.
- Gelir gruplarına göre kadınların medyan (ortalama) gelirlerinin, erkeklere göre ücret gelirlerinde yüzde 15, müteşebbis gelirlerinde ise yüzde 60 daha düşük olduğu tespit edildi.
- Ayrıca kadın istihdamının kentsel nüfusun daha yaygın olduğu İstanbul, Ege ve Akdeniz gibi bölgelerde çok daha yaygın olduğu anlaşılıyor.
- Salgının fertlerin elde ettikleri gelirleri etkileyeceği varsayılarak bir takım senaryolar oluşturuldu ve bunların gerçekleşmesi durumunda istihdam ve gelir kaybı riskleri hem erkek hem de kadınlar için ayrı ayrı tahmin edildi. Buna göre; kadınların erkeklere oranla daha az gelir kaybı riskine maruz kalacakları görüldü. Çalışan kadın nüfusunun yüzde 35’i, erkeklerin ise yüzde 50’si bu riskle karşı karşıya.
Ev kadınlarının riski daha büyük
Rapora göre; kadın nüfus kendi içinde çok daha önemli kırılganlıkları barındırıyor. Bu nüfus içinde kırılganlık bakımından en önde gelen grubu ev ve bakım hizmetinde olan kadınlar oluşturuyor. Bu kadınların kırılganlıklarının kaynağını ise, mensubu bulundukları hanelerde çalışan diğer fertlerin gelirlerine olan bağımlılıkları oluşturuyor. Salgının bu gelirlerin kaybı yönünde bir risk oluşturması, hem hanedeki diğer fertleri, hem de bu kadınları zora sokuyor. 16 milyonluk bir nüfusa karşılık gelen ev kadınlarının yüzde 52.9’u bağımlı oldukları gelirler bakımından salgının yol açtığı gelir kaybı riskine maruz kalıyor.
Gelir kaybı 2.5 milyon kişiyi etkileyecek
Kırılganlık bakımından bir diğer önemli grup ise yoksul hanelerdeki çalışmayan ve ev-bakım hizmetleri ile uğraşan kadınlar. 2016 verilerine göre; bireysel eşdeğer gelirleri 7983.4 TL’nin altında 10 milyonu aşan nüfusun yüzde 51.3’ü kadınlardan oluşuyor. Bu kadınların yüzde 50’den fazlası ise ücretsiz aile işçisi olarak tarımda istihdam ediliyor. Bu kadınlar arasında gelir bakımından başkasının gelirine bağımlı olan 2 milyon 200 bin kadının yüzde 37.8’i okur-yazar bile değil. Bağlı gelirler itibarıyla bunların yüzde 54.3’ü salgının yol açtığı gelir kayıp riskine maruz kalıyor. Bu kadınların mensup olduğu hanelerin neredeyse yarısında tek kişi çalışırken, hane büyüklüğü bakımından çok daha kalabalık olan bu hanelerde, gelir kaybının etkileyeceği fert sayısı da 2.5 milyonu aşıyor. Hesaplamalara göre; bu hanelerin kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldıkları toplam gelir miktarının ise 91 milyon dolara karşılık geldiği görülüyor.
Uzun vadeli tedbirlere ihtiyaç var
Rapor; Türkiye’deki kadınların maruz kaldığı eşitsizliklerin kaynağının büyük ölçüde yapısal olduğunu ve uzun vadeli tedbirlerle çözüm oluşturulabileceğini ortaya koyuyor. Salgın neticesinde oluşan kısa dönem etkilerini gidermek için en başta tarım kesimindeki hanelerin finansal yüklerinin azaltılması öneriliyor. Gelir kaybına uğramış hanelere doğrudan destek verilmesi, genel olarak sağlanacak istihdam güvenceleriyle bu ve benzeri hanelerin gelir kaybı risklerinin minimize edilmesi öneriler arasında yer alıyor. Rapor; nüfusun tamamını kapsayacak bu tip salgın durumlarında ihtiyaç sahibi hanelerin gelir akışlarına güvence sağlayacak, beraberinde, harcamalardaki aksamaların giderilmesini sağlayacak temel gelir uygulamalarının tesis edilmesinin daha kurumsal bir çözüm olacağını ortaya koyuyor.
Raporun tamamına bu linkten ulaşılabilir.