ING Türkiye’nin yayınladığı ‘Spor ve Toplumsal Cinsiyet Araştırması’na göre; kadınların yüzde 53’ü koşulsuz şartsız her sporu yapabileceğine inanıyor.
ING Türkiye’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında yayımladığı ‘Spor ve Toplumsal Cinsiyet Araştırması’na göre; kadınların yüzde 53’ü herhangi bir koşul gerektirmeden tüm sporları yapabileceğini düşünüyor. Araştırma, pek çok kadının spor alanında cesaret duymadığını da gözler önüne serdi. Buna göre; kadınların yüzde 47’si, erkeklerin de yüzde 36’sı ancak gerekli özelliklere sahip kadınların belli spor dallarını yapabileceğini düşünüyor. Kendilerine uygun sporları tanımlarken kadınların yüzde 21’i vücut yapılarına uygun olması, yüzde 16’sı spor dalının ağır güç gerektirmemesi, yüzde 5’i estetik olması gerektiğini ifade ediyor.
Sporda cinsiyetçi kalıplar var
Spor dallarının cinsiyete göre uygunluğunun da sorulduğu araştırmada, kadınlar ve erkekler arasında çocukların cinsiyetlerine göre spor tercihlerinde belirgin bir fark gözlemlenmedi. Buna göre; her iki cinsiyete de uygun olduğu düşünülen sporlar yüzde 99 ile yüzme, yüzde 98 ile kayak, yüzde 97 ile atletizm ve tenis olarak sıralandı. Bazı spor dallarında ise cinsiyete göre uygun bulunma oranının değiştiği dikkat çekiyor. Katılımcıların yüzde 48’i güreşin, yüzde 41’i halterin erkeklere daha uygun bir spor dalı olduğunu düşünüyor. Katılımcıların yüzde 20’si jimnastiğin, yüzde 12’si ise voleybolun kadınlara daha uygun spor dalları olduğunu ifade ediyor.
Çocuklar üzerinde sporun olumlu etkisi var
Araştırmaya katılanların yüzde 96’sı çocukluk döneminde yapılan sporun, onların geleceğini olumlu etkilediğini düşünüyor. Katılımcılar spor yapan çocukların, öz disiplin, zaman yönetimi ve okul konularında başarılı olduklarına inanıyor. Ebeveyn katılımcılar, kızlarının yüzme, tenis, jimnastik, voleybol ve kayakla ilgilenmesini isterken, erkek çocuklarının da yüzme, basketbol, tenis, kayak ve futbolla ilgilenmesini arzu ediyor.
Tenis ilgi görüyor ama yapan yok
Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye’nin yüzde 55’i haftada birkaç kez veya daha sık sportif bir aktivitede bulunuyor. Bu grup içerisinde rutin yürüyüşü de sportif aktivite olarak görenlerin yoğun olduğu gözlemleniyor. Bu şekilde spor yapanlar içerisinde en yüksek oran yüzde 75 ile yürüyüş kategorisinde. Hemen ardından yüzde 23 ile fitness, yüzde 19 ile koşu geliyor. Türkiye genelinde kişilerin kendine uygun bulduğu spor dallarının başında yüzde 85 ile yüzme geliyor. Ancak gerçekte bu sporu düzenli yapanların oranı yüzde 4. Tenis de kişilerin kendilerine en uygun buldukları sporlardan biri. Genel kitlede bunu belirtenlerin oranı yüzde 68 olsa da bu sporu gerçekte düzenli olarak yapanların oranı genel kitlede olduğu gibi kadınlarda da yüzde 1. Takım sporlarında benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Genel kitlenin yüzde 39’u futbolu, yüzde 51’i basketbolu, yüzde 56’sı voleybolu kendine uygun buluyor. Ancak gerçekte bu sporları veya bu spora yönelik antrenmanları düzenli yapanların oranı sırayla yüzde 3, yüzde 3 ve yüzde 2.
Koronavirüs sporu da etkiledi
Koronavirüs salgını kısıtlamaları sona erdiğinde düzenli yapılması planlanan sportif aktivitelerde, virüs öncesine göre en büyük fark yoga ve koşu kategorilerinde gözlendi. Genel kitle içerisinde düzenli (haftada birkaç defa veya daha sık) ‘yoga’ yapılma oranı, koronavirüs öncesinde yüzde 11 iken sonrasında düzenli olarak yapacağını belirtenlerin oranı yüzde 23 oldu. Özellikle kadınlarda yüzde 15 olan oran, koronavirüs sonrası yüzde 31’e yükseldi. Genel kitle içerisinde düzenli koşu yapanların oranı yüzde 19 iken koronavirüs sonrasında düzenli olarak koşu yapacağını belirtenlerin oranı ise yüzde 30 oldu.