Araştırmalar, kadınların kriz zamanlarında liderliğe getirildiğini ve başarısızlık durumunda sistematik biçimde suçlandığını gösteriyor.
Kadınların kurumsal hayatta liderlik pozisyonlarına ulaşma mücadelesi onlarca yıl öncesine dayanıyor. Bu mücadelenin sembolü hâline gelen ‘cam tavan’, yerini artık daha tehlikeli bir zemine bırakmış durumda: Cam uçurum. Araştırmalara göre birçok kadın yönetici, krizde olan şirketlerin başına geçtikten sonra başarısızlığa itilerek bu tehlikeli uçurumdan aşağı bırakılıyor. Son yayınlanan Standard and Poor's (S&P) Global raporuna göre, 2023 yılında kadınların üst düzey yönetimdeki oranı yüzde 12.2’den yüzde 11.8’e düştü. Kanada’da ise borsa şirketlerinin sadece yüzde 5’i kadın CEO’lara sahip. Kadınlar, ulaşmak için yıllarca çalıştıkları C-suite (bir şirketteki en kıdemli yöneticiler) koltuklarını artık sorguluyor, hatta terk ediyor.
Sayılar düşüyor eşitsizlik büyüyor
Kadınların yönetimdeki temsili azalırken, eşitlik adına verilen çabalar da görünür biçimde sekteye uğruyor. Üstelik yalnızca temsil oranları değil, sistematik engeller ve görünmeyen ön yargılar da bu tabloyu daha da karmaşık hâle getiriyor. ‘Tall Poppy Sendromu’ gibi başarıya yönelik kıskançlık kaynaklı tepkiler, kadınları kurumsal yaşamda yalnızlaştırıyor. Raporlar, kadınların çoğunlukla kriz dönemlerinde yönetime getirildiğini, başarıya ulaşamadıklarında ise sistematik olarak suçlandıklarını ortaya koyuyor. Bu da sadece bir bireyin değil, cinsiyet temelli bir yapısal sorunun sonucu.
Alternatif modeller: C-suite yerine C-hub
Kadın yöneticiler artık klasik ‘liderlik’ anlayışını da sorguluyor. ‘C’ harfinin ‘chief’ değil, ‘collaboration’ anlamına geldiği yeni bir model öneriliyor: C-hub. Hiyerarşik yapıdan çok, ortak akıl ve amaca dayalı iş birliği ile yönetim olan bu model, yorgunluk, tükenmişlik, ayrımcılık ve düşük ücret gibi klasik kurumsal sorunlara alternatif sunuyor. Kadınlar, sadece şikâyet etmekle kalmıyor; çözüm için kendi yollarını da çiziyor. Girişimcilik örnekleri, kadınların daha adil ve sürdürülebilir bir iş modeli arayışı içinde olduklarını gösteriyor.
Ekonomik güç ve siyasi etki: Yeni liderlik dalgası
Kanada’da kadınların 2028 yılına kadar 4 trilyon dolarlık serveti yöneteceği öngörülüyor. Ekonomik gücün bu denli büyümesi, kurumsal liderliğin geleceğini dönüştürme potansiyeline sahip. Kadınlar artık yalnızca yönetilmek değil, sistemleri dönüştürmek istiyor. Kurumlar, çeşitliliğin sadece bir sosyal sorumluluk değil, aynı zamanda verimlilik ve başarı için vazgeçilmez olduğunu kabul etmek zorunda. Aksi hâlde sadece kadınlar değil, kurumlar da kaybedecek. Gerçek eşitlik, sadece daha fazla kadın liderle değil, bu liderlerin gerçekten değişim yaratabileceği bir sistemle mümkün olacak.