Yeni bir araştırma, iklim değişikliği yüzünden kadınların su aramak için harcayacağı sürenin 2050’ye kadar iki katına çıkacağını gösterdi.
Postdam Enstitüsü İklim Etki Araştırmaları‘ndan (PIK) bilim insanları tarafından yapılan yeni bir araştırma, iklim değişikliği deneyimlerinde cinsiyetler arasındaki farklılıkları inceledi. Buna göre; iklim değişikliğinin neden olduğu sıcaklık artışları ve aşırı hava olayları, kadınlara ve farklı cinsiyet çeşitliliğine sahip kişilere zarar vermeye devam ediyor. Sel ve kuraklık gibi aşırı hava olayları yaşandığında kadınların yönettiği kırsal hanelerde daha fazla gelir kaybı yaşanıyor. Bazı çalışmalar iklim değişikliği felaketleri esnasında ve felaketlerden sonra hem çocuk evliliklerinin hem de kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin arttığını gösteriyor. Hindistan‘daki kadın tarım işçileri arasında yapılan bir araştırma ise kuraklık nedeniyle yerinden olma ile rahim yapılarının çıkarılması operasyonları arasında bir ilişki olduğunu buldu. Ev işleri ve çocuklarla ilgilenme gibi sorumluluklar, finansal kaynaklara erişim sıkıntısı ve cinsel taciz gibi sorunlar, kadınların iklim değişikliği müzakereleri katılımı için engel oluşturuyor.
Ülke başına yıllık maliyet 10 milyon dolardan başlayabilir
PIK araştırmacıları 347 farklı bölgeden veri toplayarak, artan sıcaklıkların ve değişen yağış rejimlerinin 2050 yılına kadar kadınların su aramak için harcadığı zamanı küresel olarak yüzde 30, bölgesel olarak ise yüzde 100 artıracağını buldu. Araştırmanın başyazarı Robert Carr, Climate Home‘a yaptığı değerlendirmede, bu artışın yol açacağı fiziksel ve psikolojik strese dikkat çekerek iklim değişikliğinin cinsiyetler üzerindeki etkisi ele alınırken yoksulluktan veya insanların hayatlarını iyileştirme potansiyellerinin nasıl etkilendiğinden pek bahsedilmediğini söyledi. Su arama zamanındaki artış; eğitim, dinlenme veya çalışma gibi faaliyetlere daha az zaman ayrılması anlamına geliyor. Bulgulara göre, kadınların çalışma zamanını kaybetmesinin maliyeti 2050 yılında kadar ülke başına yıllık 10 milyon dolardan başlayarak yüz milyonlarca dolara ulaşabilir.
Bonn müzakereleri yetersiz kaldı
Henüz iklim değişikliğinin cinsiyet eşitsizlikleri üzerine etkisi konusunda atılan adımlar yetersiz. Bu aybaşında Bonn‘daki iklim görüşmelerinde kadınların iklim değişikliğinin etkilerinden orantısız olarak etkilendiğine dair sunulan kanıtlara rağmen ilerleme kaydedilemedi. Bonn müzakerelerinden COP25‘te (Birleşmiş Milletler İklim Konferansı) kabul edilen BM girişimi Lima Cinsiyet Çalışma Programı‘nın (LWP) daha güçlü bir şekilde güncellenmesi bekleniyordu. 2025 yılında güncellenmesi kararlaştırılan LWP, cinsiyet dengesini iyileştirmeyi ve Paris Anlaşması kapsamında kabul edilen taahhütlere toplumsal cinsiyet boyutunu da dahil etmeyi amaçlıyor. Ancak Bonn müzakerelerinde LWP tartışmaları oldukça ağır ve gergin geçti. Şimdi ise gözler programın finalize edileceği BM Taraflar Konferansı COP29‘a çevrildi.
İklim müzakerelerinde cinsiyet eşitsizlikleri ele alınmalı
Robert Carr, araştırma bulgularının yerel ve ulusal düzeyde bir etki yaratabilmesi için hükümet yetkililerinin COP gibi görüşmelerde bu tür araştırmalara yer vermesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ayrıca bu yıl COP29’da ülkelerin cinsiyete duyarlı iklim eylem planları hazırlaması ve resmi delegasyonlarında cinsiyet dengesini iyileştirmeye yönelik adımlar atması gerekiyor. Kadınlar, COP28’de hükümet delegasyonlarının yalnızca yüzde 34’ünü oluşturuyordu ki bu, 10 yıl önceki oranla aynı. Katılım sayısındaki eşitsizliklerin yanında kadın konuşmacıların süreleri de erkek konuşmacılara göre daha düşük.
Toplumsal cinsiyet taahhütleri daha iddialı olmalı
COP29 müzakerelerinde iklim ve cinsiyet sorunlarının birbiri ile kesişen ırksal ve sınıfsal ayrımcılıklar gibi diğer sorunlarla bir arada ele alınması gerekiyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu‘nun (UNFPA) iklim eylemi lideri Angela Baschieri, “BM iklim süreçlerinden toplumsal cinsiyet taahhütlerinin daha iddialı olması ve ülkelerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ele almaya yönelik eyleme dönüştürülebilir hedefler” belirlemesi gerektiğini söyledi.