Cambridge, Oxford ve Zürih üniversitelerinden bir grup iktisatçının yaptığı araştırma, koronavirüs ile mücadele çerçevesinde evde kalınan dönemde, kadının ücretli bir işte çalışsın çalışmasın toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden etkilendiğini gösteriyor.
Dünyayı etkileyen koronavirüs salgını, toplumsal cinsiyet eşitsizliği uçurumunu da derinleştiriyor. Cambridge, Oxford ve Zürih üniversitelerinden iktisatçıların 9-14 Nisan tarihleri arasını inceleyen araştırması, evdeki bir kadının ücretli bir işte çalışsın çalışmasın toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden etkilendiğini ortaya koydu. Araştırmaya göre; hem ücretli bir işte çalışan hem de çalışmayan ortalama bir anne, her gün çocuk bakımı ve eğitimi için 6 saat harcıyor. Buna karşılık evde bulunan -çalışan ya da çalışmayan- ortalama bir babanın aynı işlere ayırdığı zaman 4 saatin biraz üzerinde. Dünyanın hemen her yerinde kadınlar ortalama olarak bu işleri üstleniyor ve bunun sebebi onların erkeklerden daha az çalışıyor veya çalışmıyor olması değil.
Yüksek gelir grubunda uçurum daha büyük
Araştırmaya göre; toplumsal cinsiyet uçurumu yüksek gelir gruplarında daha da büyüyor. Yılda 80 bin sterlinin üzerinde geliri olan ve evden çalışan bir anne, her gün çocuk eğitimi için ortalama 3.3 saat, bakımı için 3.8 saat olmak üzere, toplam 7.1 saat ayırıyor. Aynı gelire sahip bir baba ise normal olarak bu iki işe toplam ortalama 4.5 saat harcıyor. Düşük gelir gruplarındaki toplumsal cinsiyet uçurumu, çocuk eğitiminden çok çocukların bakımına ayrılan zamanlarda ortaya çıkıyor. Yıllık geliri 20 bin sterlinin altındaki kadınlar da tıpkı yüksek gelir grubundakiler gibi çocuk bakımına günde 3.9 saat zaman ayırıyor. Ama alt gelir grubundaki erkekler çocuk bakımına günde sadece 2.4 saat harcıyor.
Kadınların ev dışı üretimi nasıl etkilendi?
Uzmanlar, pandemi döneminde kadınların ev dışı üretimlerinde de bir azalma olduğunu gösteren veriler olduğunu iddia ediyor. Örneğin kadınlar tarafından yazılan tek yazarlı akademik makalelerin sayısında azalma olurken, aynı dönemde erkek akademisyenlerin yolladığı makalelerin sayısı arttı. BBC’nin haberine göre; Felsefe Vakfı (Philosoph Foundation) CEO'su Emma Worley, şu anda kurumun işlerinin önemli bir kısmını erkeklerin yaptığını söyleyerek; "Çünkü kadın felsefecilerimizin çoğu çocuklarının bakımı ve eğitimine odaklanmış durumda" diyor. Anne-babalar ve bakıcılara hukuki danışmanlık hizmeti veren Working Families adlı kuruluş ise sokağa çıkma önlemlerinin ilanından beri kendilerine yapılan başvuruların 6 kat arttığını, destek arayanların yüzde 80'inin kadın olduğunu bildiriyor. Kuruluş, çocuklu kadınlara bu dönemde işyerlerinden destek gelmediğine ve bazılarının ücretsiz izne ya da işten ayrılmaya zorlandığına dair kanıtlar olduğunu söylüyor.
Zihinsel yük alarm veriyor
Eşitsizlik ve ek yüklerin kadınların zihinsel ve duygusal sağlığı üzerinde olası etkileri endişe verici bir boyuta ulaşabilir. King's College tarafından yürütülen bir araştırma; sokağa çıkma sınırlamalarının ilan edilmesinden bu yana kadınların yüzde 57'sinin endişeli ve depresif olduğunu, bu oranın erkeklerde yalnızca yüzde 40 olduğunu gösteriyor. Ayrıca erkeklere kıyasla kadının daha çok uyku bozukluğu, kötü beslenme gibi şikâyetleri olduğu da kaydediliyor. Women's Budget'dan Mary-Ann Stephenson; "Birçok durumda, erkeklerin kendilerini bir odaya kapatabildiği ama kadınların mutfak masasından çalışıp aynı zamanda çocukların ödevlerine yardım ettiğini görüyoruz" diyor.
Fawcett Society adlı kuruluşun başkanı Sam Smethers ise evde kalma önlemlerinin toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerindeki daha genel etkilerinin de çok net olduğunu düşünüyor: Smethers şöyle diyor: "Bu; bize çocuk bakımı ve eğitimini kimin yapacağı konusundaki ön varsayımların temelde pek değişmediğini gösteriyor. Hâlâ bir şekilde kadınların işlerini ona göre ayarlayıp bunu üstlenmesi gerektiği beklentisi hakim. Buna karşılık erkeklerin işleri öncelikli sayılıyor."