Toplumu cinsiyet eşitliği konusunda gerçekçi olmaya davet eden ‘Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça’ araştırmasının sonuçları açıklandı.
Küresel insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı firması Mercer Türkiye, kadınların iş hayatında sürdürülebilir şekilde var olması, karar verici rollere lider olarak yükselmesine destek amacıyla yola çıkan Professional Women’s Network İstanbul (PWN İstanbul) ve Türkiye'de insan yönetimi alanında kurulmuş ilk sivil toplum kuruluşu PERYÖN - Türkiye İnsan Yönetimi Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça’ araştırmasının sonuçları açıklandı. 32’si çok uluslu 68 firmanın katıldığı ve 130 bin çalışanı kapsayan araştırmaya göre; Türkiye’de firmaların yüzde 94’ü, çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı uygulamalarının geliştirilmesine odaklandığını belirtiyor. Bu konuda dünya ortalaması yüzde 81 iken Türkiye, farkındalık konusunda yüzde 94 ile daha ileri bir noktada olduğunun işaretini verse de firmaların yalnızca yüzde 34’ü belgelenmiş ve birden çok yıla yayılmış bir çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı stratejisine sahip olduğunu söylüyor. Bu sonuçlar, uygulama açısından şirketlerin daha alınacak epey yolu olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmaya göre; yüzde 66’lık dünya ortalamasına benzer şekilde Türkiye’de firmaların yüzde 68’i, üst yönetimlerin etkin bir şekilde çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı politikalarıyla ilgili olduğunu belirtiyor. Ancak firmaların sadece yüzde 15’inin çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı stratejisine odaklı personeli var. Bu firmaların yüzde 24’ünde bu konudan sorumlu bir müdür istihdam ediliyor ve bu kişilerin sadece yüzde 31’i CEO’ya rapor veriyor.
Cinsiyet eşitliği için erkek desteği çok önemli
Araştırmanın sonuçları; erkeklerin çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamına desteklerinin yetersiz kaldığını gösteriyor. Türkiye’deki firmaların yüzde 41’i erkeklerin çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı program ve girişimlerine katılarak rol üstlendiğini belirtiyor. Bu oran globalde ise yüzde 48. Cinsiyet eşitliğini sağlamak için erkeklerin desteğinin önemine dikkat çekilen araştırmada, hep birlikte söylemlerin ötesine geçerek aksiyon alınmasına ihtiyaç olduğu vurgulanıyor. Hâlâ, eşitlikle ilgili düzenlenen etkinlik, konferans ve seminerlere katılanların çoğunun da kadın olduğu görülüyor.
Ücret eşitliği konusunda ilerleme var
Dünyada ücret eşitliği konusunda tartışmalar alevlenirken, bu konuda aksiyon alan firmaların sayısı da hızla artıyor. Araştırmaya göre; Türkiye’de firmaların yüzde 81’i ücret eşitliğinin ücret stratejilerinin bir parçası olduğunu söylüyor. Bu oran globalde yüzde 74. Türkiye’de firmaların yüzde 91’i, yapılan katkıya göre adil ücret vermenin ücret eşitliği konusunun temeli olduğunu düşünüyor. Globalde ise bu oran yüzde 85 olarak belirtiliyor. En iyi yeteneği çekmek veya elde tutmak için ücret eşitliğini incelemeye odaklanan firmaların oranı Türkiye’de yüzde 80, globalde ise yüzde 68 olarak görünüyor. Türkiye’deki firmaların yüzde 11, globaldeki firmaların yüzde 25’i ise ücret eşitliği konusunda yasal uyumluluğun itici bir faktör olduğuna dikkat çekiyor.
Cinsiyete göre değerlendirme yüzde 27
Araştırma, Türkiye’deki firmaların yüzde 59’unun ‘altın standart’ kullanarak ücret eşitliği analizi yapma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Globalde ise bu oran yüzde 56. Türkiye’de bir çalışanın artış için uygun olup olmadığını belirlemeye yönelik ücret analizi yapan firmaların oranı yüzde 87. Düzenlemeler, hem taban hem değişken ücretlere yönelikken yüzde 87’lik bu oran 2016’daki yüzde 67’lik Türkiye ortalamasının 20 puan üstünde. Globalde ise bu oran yüzde 84 olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de ücret eşitsizliklerini gidermek üzere resmi bir süreç geliştiren firmaların oranı yüzde 43. Bu oran globalde yüzde 44. Türkiye’de firmaların sadece yüzde 27’si cinsiyete göre performans değerlendirmelerini izliyor. Globalde ise bu oran yüzde 28 olarak gerçekleşiyor.
Firmaların yüzde 58’i esnek çalışma düzenlemesi sunuyor
Firmaların karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, birçok çalışanın yarış halindeki taleplerle mücadele ettiği esnek bir işyerinde performansı yönetmek. Türkiye’deki firmaların yüzde 58’i çalışanlarına çeşitli esnek çalışma düzenlemeleri sunuyor. Globalde ise bu oran yüzde 66. 2016 yılından beri Türkiye’de esneklik programları sunan firmalarda yüzde 14’lük artış görülüyor. Firmalar, şirket kültürlerinin aile izni, normal izin ve esnek çalışma seçeneklerinden yararlanan erkeklere de, kadınlara olduğu gibi eşit derecede destek verdiğini bildiriyor. Ancak bu oran yine de yüzde 67’lik global ortalamanın altında kalıyor. Bu, doğru yönde bir eğilim olsa da zorluklar devam ediyor. Kurumların yalnızca yüzde 51’i yarı zamanlı çalışanların tam zamanlı çalışanlarla aynı yükselme fırsatına sahip olduğunu ve yalnızca yüzde 43’ü uzaktan çalışanlara diğer çalışanlarla eşit ölçüde değer verdiklerini belirtiyor.
Sağlığa finansal girişimlerden daha fazla odaklanılıyor
Araştırmanın sonuçlarına göre; dünya geneline benzer şekilde Türkiye’deki firmaların genellikle cinsiyete uygun olarak sağlanan sağlık girişimlerine finansal girişimlerden fazla odaklandığı görülüyor. Tüm alanlarda, iyileştirilmesi gereken önemli noktalar göze çarpıyor. Türkiye’deki firmaların yüzde 30’u cinsiyete özgü sağlık ihtiyaçlarını izlerken, bu oran yüzde 25’lik global ortalamanın biraz üzerinde seyrediyor. Türkiye’deki firmaların yüzde 37’si, kadınların tüm bölgelerde uygun fiyatlı doğum kontrol yöntemlerine ve üremeyle ilgili tedavilere erişebildiğini belirtiyor. Bu oran globalde yüzde 24 olarak görünüyor. Türkiye’deki firmaların yüzde 32’si yüzde 34’lük global ortalamaya benzer bir şekilde kısırlık tedavisi, aile içi şiddet desteği, meme kanseri teşhis ve tedavisi ile menopoz gibi kadınların ihtiyaçlarına özgü sağlık programları sunuyor. Türkiye’deki firmaların yüzde 36’sı, ileri yaştaki kadın ve erkek çalışanlarının sağlık ihtiyaçlarını belirlemek için analizler yapıyor. Firmaların yüzde 33’ü çalışanlarına sağlık eğitimi veriyor, yüzde 36’sı ise çalışanların çocuk veya yaşlı bakımı gibi ihtiyaç ve yükümlülükleri hakkında bilgi topluyor.
Yan haklarda Türkiye ve dünyanın karnesi zayıf
Yan haklar, kadınların iş performansında erkeklerden daha kritik bir yere sahip. Sağlık kadar finansal destekler de kadının iş yaşamında performansı ve yaşam kalitesi açısından önem taşıyor. ‘Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça’ araştırması, cinsiyet farkının özellikle finansal güvence söz konusu olduğunda öne çıktığını gösteriyor. Bu durum, tüm dünyada geçerli. Türkiye’deki firmaların sadece yüzde 11’i, globaldeki yüzde 9’luk orana benzer şekilde cinsiyete göre finansal güvence durumunu izliyor. Firmaların yüzde 8’i ise cinsiyete göre yapılan tasarrufları, erteleme ve yatırım oranlarını izlediğini belirtiyor. Bu oran global ortalama ile aynı. Türkiye’deki firmaların sadece yüzde 5’i, cinsiyete göre özelleştirilmiş emeklilik/tasarruf eğitimleri sunarken, yüzde 38’i mevcut finansal kaynak ve araçların cinsiyete göre takibini yapıyor. Bu araçların daha yaygın olarak kullanılması, kadın çalışanların finansal açıdan cesaret ve özgüvenlerinde büyük bir sıçrama sağlayabiliyor. Finansal olarak daha bilgili olan kadınların mevcut iş yerlerinde kendilerini geliştirmeye çalışma olasılıkları daha yüksek. Para konusunda daha fazla stres yaşayan kadınlar, bu stresi yönetmek için sağlıksız veya hareketsiz bir hayata da daha fazla meyilli olduklarını bildiriyor. Bunun sonucunda da, sağlıklarını orta veya zayıf olarak derecelendirme olasılıkları daha yüksek oluyor. Firmalar, kadınların finansal streslerini azaltmalarına yardımcı olarak yalnızca verimliliği artırmakla kalmıyor aynı zamanda sağlık sorunlarından doğan maliyetleri ve fiziksel hastalıklara dayalı iş devamsızlığını da azaltma şansı yakalıyor.
Türkiye’deki firmalar teknolojiyi yeterince kullanmıyor
Teknoloji; veri analizi, aday bulma, seçme, öğrenme ve gelişme, yetenek yönetimi, çalışanlarla iletişim, sağlık, refah gibi çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı çabalarının hemen hemen tüm alanlarında sistematik, ölçeklendirilebilir değişime hız verebilir, kurumları gerçekten dönüştürebilir, önemli bir araç. Araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’deki firmaların yüzde 63’ü ön yargıları hafifletmek için yetenek yönetimi uygulamalarını gözden geçirdiğini ancak yüzde 42’sinin çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı uygulamalarının zorluklarını sistematik olarak ele almak için teknolojiyi kullandığını belirtiyor. Bu firmaların çoğu teknolojiyi, aday bulma ve seçme, liderlik özelliğinin geliştirilmesi, performans yönetimi, öğrenme ve gelişim, kariyer yönetimi ve mentorluk ile ücret eşitliği analizi için kullandığını söylüyor.
Raporun tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz.