UNDP desteğiyle Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) tarafından yapılan araştırmada, UNDP’nin standart insani gelişme endeksleri kullanılarak son 20 yılda ilerleme ve gerileme alanları tespit edildi.
Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği performansı, ülkenin insani gelişme alanındaki başarılarıyla uyumlu değil ve benzer gelişme düzeyindeki ülkelerin gerisinde kalıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) desteğiyle Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) tarafından yapılan araştırmada, UNDP’nin standart insani gelişme endeksleri kullanılarak son 20 yılda ilerleme ve gerileme alanları tespit edildi. Analize göre; bu bağlamda en kaygı verici geri kalış, gelir ve eğitim alanlarında görüldü. “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için Türkiye’nin katetmesi gereken ciddi bir yol var” diyen UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton şöyle devam etti: “Bu çalışmanın başlıca yararı, bu açıkların giderilmesine katkıda bulunacak özel politika ve araçları göstermesi. Bunlar uygulanırsa, Türkiye’nin hızla mesafe kaydetmesi mümkün.”
Cinsiyete dayalı gelişmede 68’inci sıradayız
Çalışmanın başlangıç noktası; ilk kez 1990 yılında ortaya konulan ve o günden bu yana her yıl ölçülen, ülke performansını değerlendirmek üzere gelir, eğitim ve sağlık verilerinin bileşkesini kullanan UNDP İnsani Gelişme Endeksi (İGE). Çalışmada, veriler cinsiyete göre ayrıştırılarak Toplumsal Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi (TCDGE) elde edilmek suretiyle, Türkiye’nin sıralamasının nasıl değiştiği inceleniyor. Türkiye, 20 yıl süren düzenli ilerlemenin ardından, İGE endeksine göre 2019 yılında 189 ülke arasında 54’üncü sırada ve ‘çok yüksek insani gelişme’ kategorisinde yer aldı. Ancak ülkenin TCDGE sıralaması ise çok geride; dünyada 162 ülke arasında 68’inci sırada, OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ülkeleri arasında ise en alt sırada yer alıyor. Çalışmaya göre; bu genel görünümün ana nedenlerinden biri, kadınlar ile erkekler arasındaki gelir açığı. Kadınların ortalama geliri, 2019 yılı verilerine göre erkeklerin ortalama gelirinin yüzde 47’si düzeyinde. Bunun nedeni de, kadınların büyük bir kısmının iş gücü dışında kalması. Kadınların iş gücü katılım oranı yüzde 34, erkeklerinki ise yüzde 72.6. Yakın zamana ait veriler, küresel salgın nedeniyle durumun daha da kötüleştiğini, kadınların iş gücüne katılımının yüzde 30’a gerilediğini gösteriyor.
Açıkları kapatmak için yol haritası niteliğinde
Rapor, kadınların gelir ve eğitim açığını kapatmaya yönelik bir yol haritası sunmayı hedefliyor. Böylece, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinde küresel sıralaması da ülkenin insani gelişme sıralamasına eş değer düzeye yükselebilecek. Üçüncü bileşen olarak sağlık bakımından ise, Türkiye’de kadınların ortalama yaşam beklentisi erkeklerden daha uzun ancak bu fark giderek kapanıyor. Öte yandan, Türkiye’de anne ölüm ve ergen doğurganlık oranları, benzer insani gelişme düzeyindeki ülkelerden daha yüksek. Louisa Vinton, “Bu raporun, başta SKA 5 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği olmak üzere Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nda belirlenen küresel hedefleri gerçekleştirmede Türk ortaklarımızın önceliklerini belirlemelerine yardım edecek bir araç olacağını umuyorum” dedi.