KONDA, Türkiye'de son 10 yılda toplumsal cinsiyet eşitliğine dair algı değişimini araştırdı.
KONDA Araştırma ve Danışmanlık, Borusan Holding için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Algı Değişim Raporu'nu sundu. Türkiye'de toplumsal cinsiyet eşitliği algısı, 10 yıl öncesine göre pozitif bir yöne doğru ilerlese de raporda, bu ilerleyişin düşük bir ivmeyle gerçekleştiği kaydedildi. Ancak 77 ilden 18 yaş üstü 2 bin 550 kişiyle görüşülerek hazırlanan rapordaki cevaplar, cinsiyet eşitliğine bakışta; eğitim düzeyi, gelir ve iş hayatına katılımın önemine dikkat çekti. Tüm gruplar arasında, çalışan kadınlar sorulara daha eşitlikçi cevaplar verdi.
Toplumun yarıdan fazlasına göre kadının birinci görevi ev işi ve çocuk yetiştirmek
Toplumda “Kadının eşinden daha fazla para kazanması sorun olur” yargısını yanlış bulanların oranı bugün yüzde 50’nin üzerine çıksa da “Kadının birinci görevi, evin sorumluluğunu üstlenmek ve çocuk yetiştirmektir” yargısını hâlâ toplumun yarıdan fazlası doğru buluyor. Bu yargıyı, 10 yıl öncesinde de bugün de çalışan kadınların yarıdan fazlası yanlış buluyor. Çalışan ve üniversite eğitimine sahip olan kadınların yarıya yakını, kız çocukları için “hakkını arayabilme” özelliğinin önemli olduğunu düşünüyor. Yani iş hayatı ve eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği veya eşitsizliğiyle ilgili daha fazla deneyim ve kanaat sağlıyor.
Televizyon izlerken kumanda en çok erkeğin elinde
Ocak 2018’den bugüne olan değişime bakıldığında, akşamları TV izlerken kumandayı elinde tutanlarda erkeklerin oranının daha fazla olduğu görüldü. Hem Ocak 2018 hem Şubat 2024'te erkeklerin yarıdan biraz fazlası akşamları TV izlerken kumandayı elinde tuttuğunu söyledi.
Pandemi sürecindeki iş yükü etkili oldu
Rapora göre, toplumda mutlu olanların oranı 10 yıl öncesine göre azalıyor. Bugün toplumda her 4 kişiden sadece 1’i mutlu olduğunu söylüyor. Ayrıca 10 yıl önce kadınlarda kendini mutlu hissedenlerin oranı erkeklerden fazla olurken bugün daha az. Raporda, toplumsal cinsiyet rollerinin getirdiği eşitsiz bölüşümlerin de artırdığı pandemi sürecindeki iş yükü, ekonomik kriz, işsizlik, siyasi umutsuzluk gibi konuların da bunda etkisi olduğu düşünülebileceği belirtiliyor. Çalışan her 10 kadından yalnızca 2’si mutlu olduğunu söyleyebiliyor.
Çocuğunun ‘vatanına ve milletine bağlı’ olmasını isteyenlerin sayısı arttı
Çocuklara kazandırılması gereken meziyetler sorusunda toplumun, hem kız hem de oğlan çocuklar için en çok "namuslu ve dürüst olma"yı önemsediği ortaya çıktı. Namus ve dürüstlüğü, kız çocuklarında "dini vecibeleri yerine getirme" takip etti. Oğlan çocuklarında ise en çok önemsenen ikinci meziyet, "vatana ve millete bağlılık" olarak ortaya çıktı. Ocak 2012 ile Şubat 2024 cevapları karşılaştırıldığında, hem kız hem de oğlan çocukları için "vatana ve millete bağlılık" isteyenlerin oranının arttığı görüldü.
Çalışan kadınlar kız çocuklarının “hakkını arayabilmesini” istiyor
Rapora göre, çalışan kadınların ve üniversite eğitimine sahip olanların yarıya yakını, çocuklara kazandırılması gereken meziyetler sorusuna daha başka cevaplar verdi ve kız çocukları için “hakkını arayabilme” özelliğinin önemli olduğunu düşündü. Araştırmada verilen cevaplar, çalışan kadınların eşitlikçi yaklaşımlarıyla başı çeken grup olarak öne çıktığını gösteriyor.
Her 10 kişiden 9’u depremden psikolojik olarak etkilendi
Toplumun yüzde 87’si depremden psikolojik olarak etkilendiğini belirtirken, bu oranın kadınlarda daha fazla, erkeklerde ise daha az olduğunu görüldü. Toplumsal olarak yaratılmış olan erkeklik kurgusundaki erkek profilinin "kırılmaz, ağlamaz, yardım istemez" gibi özellikleri düşünüldüğünde, yanıtlarda toplumsal olarak yaratılmış olan erkeklik normlarının etkisi görüldü. Deprem etkileri sorularında tanıdıklarından kayıplar olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 15, ekonomik olarak olumsuz etkilendiğini, maddi kayıplarının olduğunu söyleyenlerin oranıysa yüzde 10 oldu.
Artık daha az kişi kadınların "iyi yönetici olmayacağını" düşünüyor
Türkiye genelinde "kadınların doğaları gereği iyi yönetici olamadıkları" düşüncesine sahip olanların oranı 10 yıl öncesine göre azaldı. "Kadınlar doğaları gereği iyi yönetici olamazlar" yargısını Mart 2015’te toplumun yüzde 23’ü doğru bulurken, bu oran Şubat 2024’te 13 puan azalarak yüzde 10'a geriledi.
Evde temizlik yaptığını söyleyenlerin oranı arttı
Araştırmaya göre; evde temizlik yaptığını söyleme oranı 10 yıl önce yüzde 50 iken bu oran 2024'te yüzde 73'e çıktı. Her 10 kişiden 7’si evde temizlik yaptığını söyledi. Kadınlarda çalışma durumu fark etmeksizin evde temizlik yaptığını söyleyenler erkeklere göre daha fazla. Evde temizlik yaptığını söyleyenlerin oranında cinsiyet fark etmeksizin en büyük benzerlik öğrenciler arasında görüldü. Evde temizlik yaptığını söyleyenlerin oranı 10 yıl öncesine göre her aile tipinde arttı. 10 yıl önce her 10 erkekten 6’sı evde temizlik yapmadığını söylerken, bu oran Şubat 2024’te her 10 erkekten 3’üne düştü. Temizlik, yemek yapmak gibi hane içi sorumluluklarda, kadın ve erkek arasındaki görev paylaşımı daha adil bir yöne doğru ilerliyor.
Ev kadınlarının yaptığı ev içi iş Türkiye ortalamasından 12 saat fazla
Araştırmada ev kadınları, evin bakımı için haftada ortalama 28 saat harcadığını söyledi. Bu, Türkiye ortalamasından 12 saat daha fazla. Ev içi işlere zaman ayırmada ev kadınlarından sonra işsizler, emekliler gelse de bu 2 grubun harcadığı süre, Türkiye ortalamasının altında kaldı.
"Kadın çalışmak için eşinden izin almalı" diyenler azalıyor
"Kadın çalışmak için eşinden izin almalıdır" yargısını doğru bulanların oranı 10 yıl önceye göre azaldı. Şubat 2015’te toplumu yüzde 66’sı bu yargıyı doğru bulurken, Şubat 2024’te bu oran yüzde 48'e düştü. "Kadın çalışmak için eşinden izin almalıdır" fikrine katılmayan erkeklerin oranı arttı. Bu yargıyı doğru bulanların oranının erkeklerde daha fazla olduğu görüldü. "Kadın çalışmak için eşinden izin almalıdır" yargısını doğru bulanlarda en yüksek oran, sırasıyla ev kadınlarına ve çalışan erkeklere ait. 10 yıl önce de bugün de çalışan kadınlar, bu yargıyı yanlış bulanlarda en yüksek orana sahip. Gelir ve eğitim seviyesi arttıkça, "Kadın çalışmak için eşinden izin almalıdır" yargısını yanlış bulanların oranı da arttı.
Kimlik olarak "cinsiyet" en çok çalışan kadınlarda ortaya çıktı
Araştırmada, kişilerin öne çıkardığı kimliklerde en çok din ve mezhebin öne çıktığını görüldü. Kimliğini cinsiyet üzerinden tarif etmede de en çok öne çıkan grup, çalışan kadınlar oldu. "Sizin için hangi kimliğiniz en önemlidir?" sorusuna verilen yanıtlarda, "cinsiyetim", "etnik kökenim" ve "maddi durumum, sınıfım" deme oranları artış gösterdi.
Gelir seviyesi arttıkça, kadının eşinden daha fazla para kazanması "sorun olmadı"
"Kadının eşinden daha fazla para kazanması sorun olur" yargısını yanlış bulanların oranı, 10 yıl öncesine göre bu yıl artarak yarının üzerine çıktı. Şubat 2015’te bu yargıyı yanlış bulanların oranı yüzde 46 ile yarıya yakın olurken Şubat 2024’te bu oran yüzde 56 ile yarının üzerine çıktı. Gelir seviyesi arttıkça, "Kadının eşinden daha fazla para kazanması sorun olur" yargısını yanlış bulanların oranı da arttı. Yargıyı yanlış bulanlarda en yüksek oran yine çalışan kadınlar oldu.
10 yıl önce de bugün de sağlık durumundan en az memnun olanlar ev kadınları
10 yıl içinde toplumda sağlık durumundan memnun olanların oranı azaldı. Ocak 2015’te toplumun yüzde 73’ü sağlık durumundan memnun olduğunu ifade ederken bugün bu oran 9 puan azalarak yüzde 64 oldu. Sağlık durumundan memnuniyet konusunda kadınların oranı, 10 yıl önceki gibi, erkeklerin oranına göre daha az. Sağlık durumundan memnun olanlarda en az oran da ev kadınlarına ve çalışmayan kadınlara ait.