Kadın hareketinin en önemli kalemlerinden Charlotte Perkins Gilman’ın yazdığı ‘Kadınlar Ülkesi’, ataerkilliğe verilmiş nüktedan bir yanıt olarak tanımlanabilecek ütopik bir hikaye.
Feminist edebiyatın en önemli erken dönem temsilcilerinden Charlotte Perkins Gilman, yaşadığı dönemin önde gelen hümanistlerinden ve kadın hakları savunucularından biri. Gilman tarafından kaleme alınan Kadınlar Ülkesi, yazılmasının üzerinden geçen 65 yılın ardından kitap formatında yayımlanabilen ve feminist ütopyanın ilk örneklerinden sayılan özel bir kitap.
Barışçıl ve paylaşımcı bir toplum
Sadece kadınların yaşadığı Kadınlar Ülkesi’ne üç erkeğin yaptığı ziyareti konu alan kitapta; kadınların birlikte bir hayat kurduklarında hiç de erkek dünyasının dayattığı gibi kavgalar ve çekişmeler yaşanmadığı, tam tersi son derece barışçıl ve paylaşımcı toplum modelinin oluşturulduğu bir dünya anlatılıyor. Annelik, eş olma durumu ve cinsellik üzerine sorular sordurtan kitap, ataerkilliğe verilmiş nüktedan bir yanıt olarak tanımlanıyor.
Toplumsal rollerin keşfi
Kitapta, üç erkeğin Kadınlar Ülkesi’ni ziyaretinden kısa süre sonra birçok çözülme yaşanmaya başlıyor. Bu sırlı ülke, yönetim biçiminden inançlarına, kültüründen ekonomisine dek her yönüyle keşfediliyor. Sonrasında ise bugün hâlâ üzerinde tartıştığımız sorulara yanıt aranıyor; ‘Toplumsal roller cinsiyete göre belirlenebilir mi?’ ‘Kadınlık ve erkeklik değişmez kavramlar mı?’