7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nde kadın ve kız çocuklarının sağlık problemlerini içeren dikkat çekici sonuçları sizin için derledik…
Kadınların ve kız çocuklarının haklarının kapsayıcı ve dönüştürücü bir yaklaşımla ele alınması, tüm dünyanın eşit sorumluluğu ve önceliği. 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nde dünyanın her yerindeki kadın ve kız çocuklarının en önemli ortak sorunu olan sağlık hizmetlerine erişim konusunu farklı bağlamlarda sizin için ele aldık.
İklim değişikliği
Araştırmalar, iklim değişikliği ve iklimle ilgili afetler nedeniyle göç etmek zorunda kalan insanların yüzde 80’inin, kadın ve kız çocukları olduğunu ve yoksulluk koşullarında yaşayan 1.3 milyar kişinin yüzde 70’inin de kadınlardan oluştuğunu gösteriyor. İklim değişikliği ve iklim afetleri, sağlık hizmetlerine erişimi kısıtladığından, anne ve çocuk sağlığına ilişkin riskleri de artırıyor. Araştırmalar; aşırı sıcaklıkların ölü doğum oranlarını artırdığını ve iklim değişikliğinin yeni doğan bebekler ve annelerle ilgili koşullarla bağlantılı olan sıtma, dang humması ve Zika virüsü gibi hastalıkların yayılmasını da hızlandırdığını gösteriyor.
Çalışma yaşamı hakları
Toplumsal Cinsiyet Açısından Daha Adil bir Çalışma Yaşamı İçin Bakım İzni ve Hizmetlerine Yönelik Yatırımlar başlıklı rapora göre; üreme çağındaki her on kadından üçüne, yani 649 milyon kadına sağlanan annelik koruması yetersiz kalıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2000 tarihli ve 183 sayılı Analığın Korunması Sözleşmesi nin temel gereklerini karşılamıyor. Sözleşme, kadınlara en az 14 haftalık doğum izni verilmesini ve bu süre boyunca, sosyal sigorta veya kamu fonlarından karşılanacak biçimde, kadının önceki kazancının en az üçte ikisi tutarında ücret ödenmesini zorunlu tutuyor. Çalışmaya göre; her ne kadar ‘ücretli doğum izni veya annelik koruması evrensel insan ve çalışma haklarından biri’ olsa da, rapor kapsamında incelenen 185 ülkenin 82’si bu standartları karşılamıyor. Reform şimdiki hızıyla sürerse, incelenen ülkelerde asgari doğum izni haklarını elde etmek en az 46 yıl alacak. Bu da; BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ’nın ilgili hedefinin 2030 yılına kadar gerçekleştirilemeyeceği anlamına geliyor. İncelenen ülkelerin yalnız 40’ında hamile veya emziren kadınlar, ILO standartları ile uyumlu olarak, tehlikeli veya sağlıksız işlerden korunma hakkından yararlanabiliyor. Yalnız 53, ülke doğum öncesi sağlık muayenesi için ücretli izin hakkı tanıyor. Birçok ülkede izin, gelir güvenliği ve uygun emzirme imkânları da mevcut değil.
Doğum kontrol
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) 2022 Dünya Nüfus Raporu'na göre, dünya genelinde hamile kalıp kalmamaya karar verme kadınların yarısı için bir seçim değil. İstenmeyen gebeliğin bir insan hakları sorunu olduğu belirtilen raporda, bu durumun toplumlar, kadınlar ve kız çocukları ile küresel sağlık üzerinde derin sonuçları olduğu uyarısı yapıldı. Dünya genelinde her yıl gerçekleşen tüm gebeliklerin hemen hemen yarısının istenmeyen gebelik olduğu ifade edilen raporda, 2015 ve 2019 yılları arasında her yıl neredeyse 121 milyon istenmeyen gebelik meydana geldiği kaydedildi. İstenmeyen gebeliklerin yüzde 60'ının kürtajla sonuçlandığı ve yapılan kürtajların yüzde 45'nin güvenli olmadığına dikkat çekilen raporda, anne ölümlerinin yüzde 5 ila 13'ünün bu durumdan kaynakladığı ifade edildi.
Koronavirüs ve etkileri
Pandemi döneminde kadınlar ve kız çocukları için sağlık hizmetlerine erişim kesintiye uğradı. Karantina önlemleri toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti artırdı ve kız çocukları daha dezavantajlı duruma geçti. Birleşmiş Milletler’e göre; kadınlar virüsün etkisinden önemli ölçüde daha kötü etkilendi. Ayrıca kalp hastalığı ve kanser gibi hastalıklara karşı yapmaları gereken tarama periyotlarını rekor derecede kaçırdılar. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, pandemi süresinde 115 düşük ve orta gelirli ülkede, aile planlaması hizmetlerine erişemeyen kadınların ortalama 3.6 aylık bir kesintiyle karşı karşıya kaldığını ve bunun sonucunda tahmini olarak 7 milyon istenmeyen gebelik gerçekleştiği belirlendi.