Dünya Bankası bloğunda yayınlanan bir makalede erkeklerin ve kadınların afetleri farklı şekilde yaşadıklarına dair bazı kabullerin tamamen doğru olmadığı iddia ediliyor.
Dünya Bankası bloğunda yayınlanan bir makalede erkeklerin ve kadınların afetleri farklı şekilde yaşadıklarına dair bazı kabullerin tamamen doğru olmadığı iddia ediliyor. Makaleye göre; erkekler ve kadınların afetleri farklı şekilde yaşadıklarına dair kabullerin, kanıtlara dayalı olmaktan ziyade savunuculuk perspektifi taşıdığı belirtiliyor. Konunun, basit bir kabullenmenin ötesinde olduğu şu üç gerçeğe dayandırılıyor:
- Afetler çok çeşitli tehlikeleri kapsar.
- Kadınlar ve erkekler kesin bir çizgiyle ayrılmış iki grup değildir. Kendi içlerinde çeşitlilik içerirler.
- Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sadece kadınlarla ilgili değil kadın ve erkek arasındaki ilişkilerle ilgilidir.
Makale, bu üç gerçekten yola çıkarak tüm dünyada kabul gören şu inanışları tartışmaya açıyor:
- Kadınlar afetlerde erkeklerden daha savunmasızdır.
Bu inanış bazı kadınlar için gerçekten doğru olabilir ancak hepsi için değil. Kadının daha savunmasız olduğunu ortaya koymak için sadece cinsiyet değil, yaş, gelir, medeni durum, engellilik durumu, meslek karışımı, afetlerin etkisinin boyutu ve türü de göz önüne alınmalı. Örneğin, felaketlerin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini ele alalım. Kadınlar depresyon, kaygı ve stresle ilgili bozukluklara daha fazla eğilim gösterirken, erkeklerin intihar etme olasılığı daha yüksek olabilir. Geleneksel erkeklik normları, onların yardım aramasını engelleyebilir ve bu da farklı ruh sağlığı sonuçlarına yol açabilir. Erkekler ayrıca geleneksel ‘eve ekmek getirme’ rolüne sahiptir. Geçim kaynaklarının kaybı, onları ve ailelerini kadınlardan farklı şekilde etkiler. Bunun yanı sıra afetlerin ardından kadınlara yönelik şiddet vakalarının daha yüksek olduğuna ve onların bakım sorumluluklarının arttığına dair kanıtlar var. Genel olarak, kadınları yalnızca kırılganlıkları içinde tasvir eden bir anlatı, onların değişimin aracı oldukları ve afete hazırlık ve müdahalede erkeklerle birlikte çalıştıkları sayısız yolu göz ardı eder. Kadınlar bazı topluluklarda uzun vadeli dayanıklılık oluşturmada da liderlik rolüne sahiptirler. Örneğin kadın çiftçiler hem aileleri için yiyecek ve gelir sağlıyor hem de iklim uyumunun ön saflarında yerlerini alıyorlar.
- Afetlerde kadınların ölme olasılığı erkeklerden daha fazladır.
Kısmen doğru ama bazı bölgelerde bazı afetlerde kadınların ölme olasılığı daha yüksekken bazı bölgelerde bu durum söz konusu değil. Örneğin, kurtarma çalışmalarında erkeklerin aşırı temsil edilmesi de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle, Avrupa ve ABD'deki sel felaketlerinde ölenlerin yüzde 70’ini erkekler oluşturdu. Daha az gelişmiş ülkelerde, bilgi eksikliği ve kamu sığınma evlerini kullanma isteksizliği de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle daha fazla kadın afetlerden ölme eğiliminde.
- Kadınları hedef alan iyileştirmeler hane halkına odaklanmalıdır.
Cinsiyete dayalı rollerle ilgili değişmez mitlerden biri, kadınların ‘evin içinde’, erkeklerin ‘evin dışında’ çalıştığıdır. Oysa resmi iş gücü istatistiklerine göre, kadınlar birçok bölgede işletme sahibi, çiftçi ve öğretmen olarak aktiftir. Geçimleri için işleyen pazarlara, hizmetlere ve altyapıya bağımlıdırlar. Kadınları ev hanımı olarak desteklemeyi amaçlayan iyileştirmeler, onların piyasa aktörleri ve kamu mallarının tüketicileri rollerini göz ardı etmek anlamına gelir.
- Afet riskinin azaltılması politikaları ve programları kadınlara ve erkeklere eşit şekilde yarar sağlar.
Her zaman değil. Görünüşte cinsiyet ayrımı gözetmeyen müdahaleler bile, genel olarak cinsiyetçi çıkarımlara sahip. Örneğin, afet bölgelerindeki banyo, tuvalet, suya erişim gibi çözümler kadınların kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçları göz önüne alınarak tasarlanmalı. Aynı şekilde afete hazırlık planları yapılırken kadınların bu bilgilere ne kadar erişebilir oldukları özel olarak değerlendirilmeli.
Makalenin orijinali için tıklayın.
Kaynak: Dünya Bankası Blog