Toplumsal cinsiyet körlüğü, teoride eşitlik sağlamayı amaçlasa da pratikte farklı ihtiyaçları ve mevcut eşitsizlikleri göz ardı ederek adaletsiz sonuçlara yol açabiliyor.
Toplumsal cinsiyet körlüğü, bireylerin cinsiyet farklarını dikkate almadan eşit muamele görmesini savunan bir yaklaşım olarak öne çıkıyor. Bu anlayış, ilk bakışta adil ve kapsayıcı gibi görünse de, pratikte toplumsal eşitsizlikleri daha da derinleştirebiliyor. Eşit fırsatlar yaratmayı amaçlayan bu yaklaşımın, eşitlikten uzak sonuçlar doğurması mümkün mü? Bu sorunun cevabını aramak için toplumsal cinsiyet körlüğünü farklı perspektiflerden ele almak gerekiyor.
Toplumsal cinsiyet körlüğü nedir?
Toplumsal cinsiyet körlüğü, cinsiyeti bir değerlendirme kriteri olarak kullanmamak ve herkese aynı kurallar çerçevesinde yaklaşmak anlamına geliyor. Bu yaklaşım, herkesin eşit koşullarda değerlendirildiği bir düzenin mümkün olduğunu varsayıyor. Ancak bu varsayım, toplumsal cinsiyet farklarını göz ardı ederek mevcut eşitsizlikleri güçlendirebiliyor. Örneğin, aynı işi yapan kadın ve erkeklerin ücret farkları hâla birçok ülkede belirgin bir sorunken, cinsiyeti dikkate almadan yapılan değerlendirmeler, eşitsizliği görmezden gelme anlamına gelebiliyor.
Ders kitaplarındaki içerikler eşitliği sağlamada önemli
Toplumsal cinsiyet körlüğü, eğitim alanında nötr bir tutum gibi görünse de farklı cinsiyetlerin ihtiyaçlarına duyarsız politikalar yaratabilir. Ders kitaplarındaki içerikler, eğitim materyalleri ve öğretmenlerin tutumları cinsiyet eşitliğini sağlamada önemli faktörler. Örneğin, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) alanında kadınların yeterince temsil edilmemesi, mevcut eşitsizliklerin kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Bu nedenle cinsiyet farklarını dikkate almayan bir yaklaşım, sorunları çözmek yerine derinleştirebilir.
İşe alımlarda denge sağlanmalı
İş dünyasında da toplumsal cinsiyet körlüğü, kadınların üst düzey pozisyonlara gelmesini engelleyen ‘cam tavan’ etkisini güçlendirebilir. Birçok şirket, kadınların ve erkeklerin aynı koşullarda değerlendirilmesi gerektiğini savunarak kapsayıcı politikalar oluşturduğunu iddia eder. Ancak terfi süreçlerinde kadınların iş-yaşam dengesi, annelik sorumlulukları gibi faktörler göz önüne alınmadığında, ‘eşitlik’ söylemi gerçekte adil olmayan bir durumu örtbas edebilir. İşe alımlarda cinsiyeti göz ardı etmek yerine, cinsiyet dengesi sağlamak için bilinçli stratejiler geliştirilmelidir.
Toplumsal cinsiyet körlüğünün dezavantajları neler?
Toplumsal cinsiyet körlüğü, cinsiyetler arası farkları görmezden gelerek mevcut sorunların çözülmesini zorlaştırabilir. İşte bu yaklaşımın dezavantajları…
• Sistemik eşitsizlikleri sürdürme: Toplumsal yapıdaki köklü eşitsizlikleri görmezden gelmek, dezavantajlı grupların ihtiyaçlarını karşılamak yerine sorunların devam etmesine neden olur.
• Kadın ve erkekler için farklı ihtiyaçları dikkate almama: Örneğin hamilelik izni, emzirme odaları veya kadın sağlığı politikaları gibi özel düzenlemeler olmadan kapsayıcı bir çalışma ortamı sağlanamaz.
• İstatistiklerle desteklenen gerçeklerin üzerini örtme: İstatistikler, kadınların iş gücüne katılım oranının erkeklere göre daha düşük olduğunu, üst düzey pozisyonlarda temsil oranlarının sınırlı kaldığını gösteriyor. Ancak toplumsal cinsiyet körlüğü bu rakamları ‘eşit muamele’ söylemiyle geçiştirebiliyor.
Toplumsal cinsiyet körlüğünün alternatifi: Toplumsal cinsiyet duyarlılığı
Toplumsal cinsiyet körlüğüne alternatif olarak toplumsal cinsiyet duyarlılığı yaklaşımı öne çıkıyor. Bu yaklaşım, cinsiyet farklarını göz önüne alarak eşit fırsatlar yaratmayı hedefliyor. Toplumsal cinsiyet duyarlılığı, herkesin adil bir şekilde değerlendirilmesi için farklı cinsiyetlerin karşılaştığı engelleri tespit ederek özel politikalar geliştirmeyi içeriyor. Örneğin, Norveç gibi ülkelerde uygulanan cinsiyet kotası uygulamaları, kadınların yönetim kademelerinde daha fazla yer almasını sağlamıştır. Cinsiyet kotası, kısa vadede eleştirilse de uzun vadede kadınların toplumsal hayatta daha görünür hale gelmesini destekliyor. Eğitimde kız çocuklarının STEM alanlarında teşvik edilmesi, iş dünyasında ebeveyn izni uygulamalarının yaygınlaştırılması gibi adımlar toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlıyor.
Politika önerileri ve çözüm yolları…
Toplumsal cinsiyet körlüğünün olumsuz etkilerini azaltmak ve daha adil bir toplum yaratmak için şu adımlar atılabilir:
• Politikaların gözden geçirilmesi: Eğitim ve iş dünyasında toplumsal cinsiyet duyarlılığını artıracak politikalar benimsenmeli.
• Farkındalık eğitimleri: İş yerlerinde ve okullarda cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık eğitimleri düzenlenmeli.
• Destek mekanizmalarının geliştirilmesi: Kreş desteği, esnek çalışma saatleri gibi düzenlemeler kadınların iş gücüne katılımını artırabilir.
• Veri toplama ve raporlama: Cinsiyete dayalı veriler toplanmalı ve bu veriler ışığında kapsayıcı politikalar geliştirilmeli.
Teoride eşitlik sağmalayı amaçlıyor ama…
Toplumsal cinsiyet körlüğü, teoride eşitlik sağlamayı amaçlasa da pratikte farklı ihtiyaçları ve mevcut eşitsizlikleri göz ardı ederek adaletsiz sonuçlara yol açabiliyor. Toplumsal cinsiyet duyarlılığı ise eşitsizlikleri azaltmak için somut çözümler sunuyor. Gerçek bir eşitlik için cinsiyet farklarını görmezden gelmek yerine, bu farklılıkları dikkate alan politikalar benimsemek gereklidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, daha adil, kapsayıcı ve güçlü bir toplumun temel taşlarından biridir.