COP26 Sonrası Türkiye ve İş Dünyasının Yeni Stratejileri

Yayınlanma Tarihi: 22.11.2021

TÜRKİYE’Yİ BÜYÜK BİR DÖNÜŞÜM YOLCULUĞU BEKLİYOR


Glasgow’da yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) Türkiye’yi de etkileyecek kararlara imza atarak sona erdi. SKD Türkiye, 22 Kasım Pazartesi günü gerçekleştirdiği “COP26 Sonrası Türkiye ve İş Dünyasının Yeni Stratejileri” webinarında konferansın çıktılarını Türkiye ve iş dünyası açısından değerlendirdi.
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, açılış konuşmasında “Türkiye 2053 yılında net sıfır karbon olma taahhüdü vererek iklim krizi ile mücadelede yerini net bir şekilde almış oldu. Önümüzdeki süreçte küresel ekonominin bir parçası olmaya devam etmemiz için yeşil dönüşümün gerekliliklerini yerine getirmemiz ve sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmamız kilit rol oynuyor” dedi. 

 

İklim krizi ile mücadelede, Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015 yılından bu yana kat edilen gelişmenin ilk defa küresel olarak değerlendirildiği Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26), 31 Ekim – 13 Kasım 2021 tarihleri arasında Glasgow’da gerçekleşti. COP26 ülkelerin kararlılığını ortaya koyması açısından dikkatleri üzerine çeken bir zirve olurken; tüm liderlerin iklim krizi ile mücadelede ortak bir akıl oluşturması, hedef belirlemeleri ve yol haritaları oluşturmaları için kritik bir iklim konferansı olarak tarihe geçti. SKD Türkiye, 22 Kasım Pazartesi günü gerçekleştirdiği “COP26 Sonrası Türkiye ve İş Dünyasının Yeni Stratejileri” webinarında konferansın çıktılarını Türkiye ve iş dünyası açısından ele aldı. 
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin’in açılış konuşmasını yaptığı webinar T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Başkan Yardımcısı Arzu Önsal ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin’in katılımı ile gerçekleşti.


SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin açılış konuşmasında, “Türkiye 2053 yılında net sıfır karbon olma taahhüdü vererek iklim krizi ile mücadelede yerini net bir şekilde almış oldu. Önümüzdeki süreçte küresel ekonominin bir parçası olmaya devam etmemiz için yeşil dönüşümün gerekliliklerini yerine getirmemiz ve sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmamız kilit rol oynuyor” dedi. Türkiye’yi büyük bir dönüşüm yolculuğunun beklediğini hatırlatan Ebru Dildar Edin, şunları söyledi:
“SKD Türkiye olarak bu yolculukta üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Ülkemizin sürdürülebilir kalkınma yolculuğuna destek olmak, iş dünyasına yeşil dönüşüm odağında rehberlik etmek üzere çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. 
Net sıfır karbon yolculuğunda kritik öneme sahip olan döngüsel ekonomiye geçiş ve plastik atığın azaltılması konularında önemli çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaların başında 200’e yakın şirketin üye olduğu Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu geliyor. Bu platform aracılığıyla13 bin tona yakın malzemenin geri kazanılması sağladık. Platform üyelerine verdiğimiz eğitimlerle, kurumlarında yenilikçi uygulamalar geliştirmelerine ön ayak oluyoruz. Bir diğer uygulamamız olan İş Dünyası Plastik Girişimi’ne (İPG) yeni imzacıların katılımıyla üye sayısı 49 şirkete yükseldi ve Girişim ülkemizde plastik kullanımını azaltma yönünde değer yaratmaya devam ediyor. Ayrıca, SKD Türkiye olarak başlatacağımız ‘’Net Sıfır Karbon Hareketi’’ ile Türkiye’nin vermiş olduğu 2053 net sıfır karbon taahhüdüne katkı sağlamayı hedefliyoruz. 
Tüm bu çalışmalar hem gelecek kuşakların varlığını güvence altına almak adına kritik önem taşıyor hem de iş dünyasın için önemli fırsatları barındırıyor.’’


Konuşmasında COP26 sonuçlarını değerlendiren Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin şu açıklamalarda bulundu: “COP26, Paris’ten 5 yıl sonra, taahhütlerin geliştirilecek olması nedeniyle beklentilerin olduğu bir konferanstı. Paris İklim Anlaşması’nın uygulanması ile ilgili kararlar ufak pürüzler dışında alınmış oldu ki bu anlaşmanın eksiksiz bir şekilde uygulanması için oldukça önemliydi. COP26 ile kömür kullanımının azaltılması ve fosil yakıt sübvansiyonlarının terk edilmesi ilk kez bir BM iklim konferansı kararına girmiş oldu. Küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması vurgusuna ek olarak emisyonların yüzyılın ortasında sıfıra indirilmesinin kararlara girmesi, bu konunun ölüm kalım konusu ve taviz verilemeyecek bir alan olduğunu gösterdi.
COP26, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na taraf olan bir ülke olarak ilk defa bir iklim konferansına katılması açısından önemliydi. Bu açıdan Türkiye’nin konferansta daha fazla varlık gösterdiğini de gözlemledik. Türkiye’nin de COP26’da alınan kararları desteklediğini açıklaması 2053’te net sıfır karbon hedefine ulaşma kararıyla uyumluydu. Şimdi Türkiye’nin gelecek sene yapılacak olan COP27'ye kadar bu hedefe uygun emisyon azaltım hedefini açıklaması gerekiyor. Bu konuda atılacak tüm adımlar ülkemizin ileriki yıllardaki performansını da belirleyecektir.


T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Başkan Yardımcısı Arzu Önsal COP26 kararlarının Türkiye’ye etkileri ve Türkiye’yi neler beklediğini değerlendirdiği konuşmasında şunlara değindi: “Paris’te düzenlenen COP21’in üstünde bir katılımla gerçekleştirilen COP26, kamu olarak güçlü katılım sağladığımız ve bundan sonrası için önemli görevler çıkardığımız bir taraflar konferansı oldu. COP26’ya giderken belirlenen kömürden çıkış, sıfır emisyonlu araçlara geçiş, iklim finansmanı ve orman alanlarının artırılması olarak 4 ana hedef  belirlenmişti.  Türkiye’nin COP26’da alınan kararlara katılması; en geç 2035 yılına kadar sıfır emisyonlu araç taahüdü vermesi önemliydi. Türkiye ayrıca 2030 yılına kadar orman kaybını azaltmak ve tersine çevirmek için taahhüt veren ülkeler arasında yer aldı. 
Mısır’da gerçekleştirilecek olan COP27’ye giderken ulusal koşullar ışığında ulusal katkı beyanının hazırlanması ve uzun dönemli net sıfır karbon stratejimizin oluşturulması Türkiye için iki önemli konu olacak. Türkiye’nin mevcut iklim değişikliği stratejisi ve eylem planını güncelleyip 2022 sonuna kadar teknik içeriğini ilgili tarafların katılımıyla oluşturup onaya sunmayı hedefliyoruz. Ülkemizde bir karbon fiyatlandırma mekanizması oluşturmasını hedefliyoruz. Yeşil Mutabakatın getirdiği sınırda karbon vergisi uygulamasının da bu konuda etkili olacağını düşünüyoruz. Emisyon ticareti çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Tüm bu çalışmaları kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademi iş birliği ile hayata geçireceğiz. Özel sektörün yürüttüğü müstakil çalışmaların da bu dönüşüm yolculuğuna katkı sağlayacağına inanıyoruz.”
Abdi İbrahim, Garanti BBVA, Kibar Holding ve Sabancı Holding yöneticilerinin Türkiye’nin net sıfır karbon yolculuğunda hayata geçirdikleri iyi uygulamaları ile ilgili paylaşımlar gerçekleştirdiği webinar, PwC yöneticilerinin sürdürülebilirlik raporlamasında yeni gelişmeleri aktarması ile son buldu.