Sürdürülebilirliğin geleceği, Sürdürülebilir Finans Sektör Buluşması'nda konuşuldu

Published: 30.03.2015


SKD’nin Garanti Bankası, Şekerbank ve TSKB desteğiyle düzenlediği “Sürdürülebilir Finans Sektör Buluşması” 100’ü aşkın katılımcı ile Birleşik Krallık Başkonsolosluğu’nda gerçekleşti. SKD Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Dildar Edin ve KPMG Risk Yönetimi Danışmanlığı Bölüm Başkanı Hakan Aytekin’in konuşmacı olduğu toplantıda, gazeteci Ayşe Arman, iş dünyasının duayen isimlerinden Garanti Bankası eski Genel Müdürü Akın Öngör ile “sürdürülebilirlik” üzerine söyleşi yaptı. 

 

 


İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) tarafından düzenlenen “Sürdürülebilir Finans Sektör Buluşması”, 30 Mart’ta İstanbul’daki Birleşik Krallık Başkonsolosluğu’nda 100’ü aşkın katılımcı ile gerçekleşti. Toplantının açılış konuşmasını yapan Birleşik Krallık Başkonsolos Yardımcısı Rafe Courage, SKD’nin sürdürülebilir kalkınma konusundaki çalışmalarını takdir ettiklerini ve bu önemli toplantıya ev sahipliği yaptıkları için duydukları memnuniyeti dile getirdi.
 

 

 

 

 

 

Courage’ın ardından söz alan SKD Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Dildar Edin, uzun süre finans sektörünün gündeminde olmayan sürdürülebilir kalkınma konusunun, son 7-8 yılda özellikle bankacılıkta hareketlenme yarattığını, sürdürülebilir iş modelleri konusunda dünya trendlerinin yakalanmaya başlandığını söyledi.  

 

 
“Finans sektörünün her bir temsilcisi farklı risklerle karşı karşıya”
 
Dünya genelinde insan aktivitelerinin çevresel etki maliyetinin yılda 6,6 trilyon dolara ulaştığını vurgulayan Edin, “Bireysel olarak, bu çevresel maliyet tablosunda büyük bir fark yaratamasak da, temsil ettiğimiz finans kurumlarında aldığımız kararlarla aslında dolaylı olarak büyük bir etki yaratıyoruz. Örneğin, bir ticari bankanın yüzlerce şubesinden kaynaklanan karbon emisyonu, ortalama bir çimento üretim fabrikasının yalnızca yüzde 2’si kadar. Aynı bankanın finanse ettiği tüm tesislerden kaynaklanan karbon emisyonu ise bu çimento fabrikasının yüzlerce katı. Bu nedenle, 
 
bankalardan sigorta şirketlerine kadar, finans sektörünün her bir temsilcisi, farklı risklerle karşı karşıya” dedi. 
 
“Finans sektörü sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayacak ürün ve hizmetler geliştirmeli”
 
Dünya genelinde çevresel, sosyal ve yönetişim kriterlerini, yatırım süreçlerine tam olarak entegre etmiş yatırımcıların toplam aktif büyüklüğünün 45 trilyon dolara ulaştığının altını çizen Edin, şöyle devam etti: “Dünya genelinde, özellikle gelişmiş ülkelerdeki finans sektörü artık iklim değişikliği ve cinsiyet eşitsizliği gibi konuların yalnızca birer risk yönetimi meselesi olmaktan çıktığının da farkında. Bu noktada iş fırsatı olarak; finans sektörünün sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayacak ürün ve hizmetler geliştirmesi gittikçe daha çok önem kazanıyor. Bu konuda öncü davranan, yenilikçi çözümler sunan finans kuruluşları, rakiplerinden bir adım öne çıkıyor. Rekabette geri kalmamak ve ülkemizin sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunmak için topyekün harekete geçmek zorundayız.” 
 
 
“Sürdürülebilirlik artık şirketlerin iş stratejileri içinde”
 
Edin’den sonra söz alan KPMG Risk Yönetimi Danışmanlığı Bölüm Başkanı Hakan Aytekin, dünyada şirketleri ve bireyleri etkileyen dört mega trendin öne çıktığını belirterek, şunları söyledi: “Bu trendler; doğal kaynakların kıtlığı, iklimin değişmesi ile dünyanın ısınması, nüfus artışı ve jeopolitik değişiklikler. 2011’de dünya genelinde finans sektöründeki üst düzey yöneticilerle yaptığımız bir ankete göre, sürdürülebilirlikle ilgili gelişmeler artık şirketlerin iş stratejileri içinde yüzde 98 oranında yer alıyor. Çünkü bu konu sadece bir kurumsal sosyal sorumluluk konusu değil, aynı zamanda bir yeni katma değerli iş imkanları geliştirme alanı olarak da görülüyor.” 
 
“Dünyayı etkileyen trendleri göz önüne almayan kaybedecek”
 
Sürdürülebilirlikle ilgili konuların devamlılığı için bu konudaki raporların finansal raporlar gibi standart hale gelmesi ve sürdürülebilirlikle finansal raporlamaların birleşmesi gerektiğini belirten Aytekin; “Çevresel, sosyal, finansal riskleri düşünerek buna göre hizmet sunan şirketler diğerlerine göre rekabet avantajı sağlayacaklar. Dünyayı etkileyen trendleri düşünmeden şirketinizi yönetirseniz bir anda çevreye zarar veren bir şirketi finanse eden bir duruma düşerek müşterilerinizi kaybedebilirsiniz. Finans sektörü, yeşil konulara yatırım yapan şirketleri öne çıkarıp onların başarısı için hizmetler ve ürünler ortaya çıkarabilirse bu, onlar için de büyüme imkanı yaratabilir” dedi.

 
 
“Sürdürülebilirlik konusunda büyük çapta farkındalık yaratmak gerekiyor”
 
Toplantının son bölümünde gazeteci Ayşe Arman, iş dünyasının duayen isimlerinden, Garanti Bankası Eski Genel Müdürü Akın Öngör ile bir söyleşi gerçekleştirdi. 
 
Sürdürülebilirliğin çok önemli bir konu olduğunu söyleyen Öngör, “Sürdürülebilirlik deyince canlıların sonraki kuşaklarda kaliteli devamını konuşuyoruz. Bizler görevimizi etkili bir şekilde yapmazsak bizden sonraki kuşaklar bundan çok büyük sıkıntı çekecek” dedi. 
 
Sürdürülebilir kalkınmanın nasıl sağlanabileceği konusunda “farkındalığın” önemine değinen Öngör şöyle devam etti: “İşin çevresel, sosyal, yönetişim, kalkınma tarafı var. Bu bilinç küçük çapta farkındalık yaratarak da olmaz. Türkiye’deki bankaların hepsinin kredi verirken sürdürülebilirlik kriterlerine bakarak kredi vermesi, BDDK’nın bunu denetlemesi lazım. Ancak böyle olmuyor. Farkındalığın arttığını düşünüyorum ama şu anda çok yetersiz. Sürdürülebilirlik devlet politikası olmak zorunda, bu konuya duyarlı kişileri seçmemiz gerekiyor. Kamunun ve özel sektörün genel olarak bunu benimsemesi lazım. Yalnızca finans sektörünün benimsemesi yetmez.” 
 
“Kadınlar olmadan sürdürülebilirlik yarım kalır”
 
Kadınların ve erkeklerin sürdürülebilirlik konusuna farklı baktığının altını çizen Öngör, “Erkeklerin kısa dönemli bir vizyonu var. Kadınların bakışı çok farklı. Kadınlar kendilerinden sonraki kuşakları düşünüyorlar. Kadını sosyal kültürel ve ekonomik olarak topluma aktif olarak almadan sürdürülebilirlik gerçekleştirilemez, yarım kalır.Şu anda bildiğim kadarıyla bankacılıkta üst yönetimi yüzde 40 olan bir banka yok. Sürdürülebilirlik açısından kadın olmazsa olmaz, o zaman toplum yarımdır” dedi.
 
Öngör, sürdürülebilirlik konusunda finans sektörünün sorumluluğunun büyük olduğuna değinerek şunları söyledi: “Yaratılan kaynaktan daha fazlasını tüketiyoruz, ayak izi bırakıyoruz. Finans sektörünün ancak yüzde 25’i sürdürülebilirliği benimsemiş durumda. Hepsinin benimsemesi gerekiyor. Çünkü sorumluluğu var ve bu sorumluluk krediyi verip, zamanında geri almak değil. Ben banka genel müdürlüğünü 15 yıl önce  bıraktım, şu anda bakıyorum ve mevcut durumdan çok da etkilenmiyorum. Bu konuda SKD’nin yaptıklarını çok beğeniyorum.”