Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı (COP 21) ve İş Dünyası
30 Kasım’da Paris’te başlayan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı, katılan 195 ülkenin mutabakata varması ile 2020 yılında devreye girecek yeni bir anlaşma metni ile 12 Aralık tarihinde sona erdi.
Sivil toplum örgütlerinin ve iş dünyasının yoğun ilgisi ve mutlaka üzerinde mutabakata varılmış bir anlaşmanın ortaya çıkması konusunda yoğun baskısı altında gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Konferansı (COP 21)’nın sonunda imzalanan ve bir diplomasi zaferi olarak adlandırılabilecek Paris Anlaşması’nın içeriğine bakacak olursak, 5 konunun öne çıktığını görmekteyiz:
1) Azaltım – Emisyonların global ısı artışı hedefine ulaşacak şekilde hızla düşürülmesi
2) Şeffaflık – İklim değişikliği ile mücadelede tüm yapılanların şeffaf bir şekilde hesaplanması ve raporlanması
3) Uyum – Ülkelerin iklim değişikliğine uyum kabiliyetlerinin artırılması
4) Zarar ve kayıplar – Ülkelerin iklim değişikliği nedeniyle uğradıkları zararların giderilmesi
5) Destekler – Finansman dahil, ülkelerin emisyonların düşürüldüğü temiz bir geleceğe ulaşması için her türlü desteğin sağlanması
Anlaşma uyarınca, ülkeler daha önce bildirmiş oldukları emisyon azaltım hedefleri ile ilgili aksiyon planlarını açıklayacaklar ve anlaşmanın yürürlüğe gireceği 2020 yılından itibaren 100 milyar dolar olarak belirlenmiş olan finansman desteğinin sağlayacağı imkanlar ile emisyon azaltımına başlayacaklar; böylece yeni teknolojilerin geliştirilmesinin de önü açılmış olacak.
İş dünyasına da bu yeni dönemde çok önemli görevler düşüyor. Paris’te yapılan konuşmalar ve uzlaşılan maddeler bize artık iş dünyasında bildiğimiz, süregelen yöntemlerle devam edemeyeceğimizi söylüyor. İş yapış biçimlerimizi değiştirmemiz, küresel olarak bu değişimin farkında olmamız, buna adapte olmamız ve bu değişimi içcelleştirmemiz gerekiyor. Tüm iş süreçlerinin düşük karbon ekonomisine geçiş için uygun hale getirilmesi, ülke hedeflerine ulaşmak için gereken dönüşümlerin yapılması gerekiyor. Bu yeni dönemde “inovasyon” ve “işbirliği” sıklıkla duyacağımız kavramlar olacak. Özellikle yüksek karbon emisyonu olan sektörlerde inovatif çözümler ve Ar-Ge hayati önem taşıyor.
Bu süreçte değişime adapte olabilen şirketler hem rekabet avantajına sahip olarak şirketlerinin ömrünü uzatacaklar hem de iklim değişikliği gibi dünyanın ortak sorunlarının çözümü yolunda sürdürülebilirliğe çok önemli katkılar sağlayacaklar.
Raporu indirmek için
tıklayınız.