Artık “sürdürülebilirlik riski”, “iş”in riski demek.
Bu riskleri bugün doğru okuyan şirketler, gelecekte de ayakta kalacaklar!
Günümüzde, kurumların sürdürülebilir başarı elde edebilmesi için, finansal performanslarının yanında, toplum ve çevre için yarattıkları değeri de ortaya koymaları gerekiyor. 1990’larda başlayıp, 2000’lerde hızını arttıran küresel değişim ve dönüşümün şirketler üzerindeki en önemli yansımalarından biri kurumsal performanslarını gösteren raporlama konusunda oldu.
Finansal tablolar uzun yıllar şirket performansının değerlendirilmesinde kullanılan tek kaynaktı. Yaşanan küresel ekonomik krizler, sadece finansal raporlar üzerinden yapılan değerlendirmelerin şirket performansı ve geleceğine ilişkin tüm tabloyu sunmakta yetersiz kaldığını gösterdi. 21. Yüzyıl’la birlikte daha fazla gündeme gelen iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konusu, giderek artan sayıda şirketin sürdürülebilirlik raporlaması yapmasını sağladı. Şirketlerin, yarattıkları değeri, yatırımcılarına ve diğer paydaşlarına daha iyi anlatabilme ihtiyacı ise entegre raporlamayı ortaya çıkardı.
Bugünün ekonomisinde, finansal olmayan faktörlerin de yatırımcılar tarafından önemsenmesi nedeniyle şirketler stratejilerini marka değeri, yetenek, müşteri odaklılık gibi konular ile desteklemeye çalışıyorlar. Finansal olmayan raporlamayı oldukça kritik bir noktaya taşıyan bu gelişme, sürdürülebilirliği iş dünyasının ajandasında hızla ilk sıraya doğru çıkarıyor. Sürdürülebilirlik raporlaması çalışmaları şirketlerin kurumsal yönetim ilkelerine bağlılığını da ortaya koyuyor. Ayrıca finansal olmayan durumlarına dair şeffaflaşmalarına ciddi bir katkı sağlıyor. Sürdürülebilirlik ve şeffaflık, günümüzde, yalnızca yatırımcıların değil, son kullanıcıların da kararlarına etki eden önemli parametreler arasında yer alıyor.
Reporting Matters: Finansal olmayan raporların kalitesini ve etkisini artırmayı amaçlayan bir metodoloji
SKD olarak, üyemiz olan şirketler ve iş dünyasına yönelik çalışmalarımızda en önemli çalışma alanlarımızdan biri olarak raporlamayı görüyoruz. 2017 Şubat ayında, Türkiye iş dünyası açısından son derece önemli bir adım olan, Entegre Raporlama Türkiye Ağı’nın (ERTA) kurucu üyeleri arasında yer aldık, sekretaryasını yürütmeye başladık. Hemen sonrasında, çatı örgütümüz Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD) 2013’ten bu yana küresel çapta uyguladığı Reporting Matters yöntemini Türkiye’de uygulamayı hedefledik.
Reporting Matters, WBCSD ve Londra merkezli danışmanlık şirketi Radley Yeldar işbirliğiyle geliştirilen, finansal olmayan raporların kalitesini ve etkisini artırmayı amaçlayan bir metodoloji. Dünyada 5 yıldır devam eden Reporting Matters çalışmasında, üye raporları her yıl incelenerek, rapor sahibi kurumlara geri bildirimler yapılıyor.
WBCSD, Reporting Matters 2017’yi, geçen yıl Ekim ayında yayımladı. WBCSD üyesi 157 şirketin raporlarının değerlendirildiği çalışmada tüm küresel gelişmeler ve trendlerden çıkan sonuç oldukça çarpıcı: Artık sürdürülebilirlik riski, iş riski demek. Bu riskleri bugün doğru okuyan şirketler, gelecekte de ayakta kalacaklar!
Reporting Matters çalışmasının üç temel amacı var:
- Finansal olmayan raporlamadaki trendleri ortaya çıkarmak
- Şirketlerin yaptıkları raporlamada kalite ve etkinliği artırmak
- İyi uygulama örneklerini paylaşmak ve yaygınlaştırmak
Reporting Matters, şirketlerin sürdürülebilirlik raporlarını;
- İlkeler (iyi bir raporlamanın ilkeleri),
- İçerik (rapor içeriğine gösterilen özen),
- Deneyim (raporun okuyucu deneyimi, kolay erişilebilir ve anlaşılabilir olması)
olmak üzere 3 ana kriter ve 18 alt kritere göre yıllık olarak değerlendiriyor. Ardından kriter bazlı puanlama yapılıyor. Son olarak bir sıralama yapılarak değerlendirmeye katılan şirketlere her bir kriter bazında geri bildirimde bulunuluyor.
Reporting Matters’ın şirketlere sağladığı avantajlar ise şöyle:
- Farklı yöntem ve biçimlerde raporlama yapan şirketler ortak bir yöntem ile değerlendiriliyor.
- Şirketlere yıllar içinde raporlamada sağladıkları gelişimi görmelerine imkan yaratılıyor.
- Şirketler gelişime açık noktalarını görebiliyorlar. Böylece gelecekteki planlama ve uygulamalarında sürdürülebilirlik kriterleri açısından bir iyileştirme fırsatı yakalıyorlar.
- Şirketler tarafından hazırlanan sürdürülebilirlik raporlarının kalitesi yükseliyor; böylece paydaşların ve yatırımcıların beklentilerini daha iyi karşılayabiliyorlar.
SKD Türkiye Reporting Matters 2017’de öne çıkan bulgular
SKD Türkiye ve PwC işbirliğiyle gerçekleştirdiğimiz Reporting Matters çalışmasının ardından, Reporting Matters Türkiye 2017 raporunu, bu yıl Mart ayında kamuoyuna duyurduk. Raporda, SKD Türkiye üyesi 23 şirketin Reporting Matters sistematiğine göre incelenen sürdürülebilirlik raporlarında öne çıkan bulgular ve iyi uygulama örnekleri yer alıyor. Ayrıca bu üyelerle yapılan röportajlara da yer veriyoruz. Röportajlardaki bilgi ve tecrübe aktarımı, Türk iş dünyasına yol gösterici ve katkı sağlayıcı içeriğe sahip.
Reporting Matters Türkiye 2017 raporunda hem Türkiye değerlendirmesi yaptık hem de WBCSD’nin son raporunun bulgularına yer vererek global verilerle kıyasladık. Bu bulgulardan öne çıkanlar özet olarak şöyle:
- Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlaması konusunda holdingler ve uluslararası şirketler öncü rol üstleniyor.
- Raporlamanın en yaygın olduğu sektör finans.
- Şirketlerin yüzde 78’inde sürdürülebilirlikle ilgili oturmuş yönetimsel düzen var ve konu CEO seviyesinde sahipleniliyor.
- Raporların yalnızca yüzde 35’inde açıklanmış uzun vadeli bir strateji var. Sistem ile uygulama arasındaki bağlantının güçlendirilmesi gerekiyor.
- Raporlar kısa ve öz anlatıma sahip, büyük oranda önemli kabul edilen konuları içeriyorlar (Ortalama sayfa sayısı Türkiye’de 78, dünyada 95).
- Şirketlerin neredeyse tamamı paydaşlarını tespit etmiş ve onlarla etkileşim yöntemlerini bir sisteme oturtmuş durumda.
- Raporların tamamında sürdürülebilirlikle ilgili uluslararası sistemler ve çerçeveler kullanılmış. Böylece ölçme, değerlendirme ve karşılaştırmanın kolay hale gelmiş.
- Şirketlerin beklenen seviyeye ulaşamadığı konular:
- Değer zincirinin tanımlanması, sosyal ve ekonomik etkilerle birlikte ele alınması
- Raporun belirlenen öncelikli konular temelinde kurgulanması
- Şirketin faaliyet alanı ve faaliyette olduğu sektöre ilişkin ulusal ve uluslararası trendlerin, yasal değişikliklerin, risk ve fırsatların değerlendirilmesi
- Strateji, hedef ve taahhütler konusundaki performansın olumlu-olumsuz dengesi gözetilerek ele alınması
- Sürdürülebilirlik ve şirket finansalları arasındaki bağlantının kurulması
- Şirketin iş birliklerinin stratejiyle ilişkisinin net bir şekilde açıklanması
- Güvenilirlik/dış denetim alınması
- Türkiye’deki şirketlerin küresel şirketlerle karşılaştırıldığında geliştirmesi gereken noktalar ise şunlar:
- Global verilerle kıyaslandığında en büyük fark Güvenilirlik kriterinde. Global araştırmaya katılan şirketlerin raporlarının yüzde 73’ü için dış denetim alınmışken Türkiye’de bu oran yüzde 35’te kalıyor.
- Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlaması yapan firmalar, raporlarında çoğunlukla yalnızca olumlu kısımlara odaklanıyorlar. Bu durum, raporların paydaşlar ve şirket için, değerlendirme ve ilerleme aracı olmasını engelleyebilecek bir unsur.
- Türk şirketlerin raporlamalarında, özellikle zorluklar ve düşük performans alanlarına daha az yer verildiği görülüyor. Global raporlarda ise şirketler ‘başarısızlık’ hikayelerine ve zorlandıkları konulara çekinmeden yer veriyorlar.
- Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) şirketlerin yüzde 17’sinin raporunda yer alıyor. SKH’lerin şirketin sürdürülebilirlik stratejisine ne düzeyde entegre edildiği ve buna dayanarak hangi aksiyonların alındığına dair yeterli düzeyde somut bilgi, proje ve çalışmalara rastlanmıyor.
- Sürdürülebilirliğin tüm iş süreçlerinin merkezinde yer alması, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla değer zincirinin tamamında uygulanması konusunda şirketlerin büyük çoğunluğu beklenen seviyenin altında. İncelenen raporlarda özellikle bu bütünlükçü yaklaşımın eksikliği fark ediliyor.
Sürdürülebilirlik Raporlaması: Uluslararası fon ve yatırım kaynaklarına ulaşmak için olmazsa olmaz
Sürdürülebilirlik Raporlaması, bugün, şirketlerin performanslarını, stratejilerini, paydaşlarına ve topluma yarattıkları değerleri anlattıkları bir rehber anlamına geliyor. Paydaşlar ve yatırımcılar, organizasyonların finansal performanslarının yanında sürdürülebilirlik performanslarını da görmek istiyor. Yani iklim değişikliği, doğal kaynak tüketimi, ekonomiye ve topluma katkı ve sosyal sorumluluk gibi konulara ilişkin aktivitelerin raporlanması önemseniyor. Hatta şirketlere yönelik yatırım kararları bu unsurlar değerlendirilerek alınıyor.
Sürdürülebilirlik raporlaması başlangıçta şirketleri rakiplerinden farklılaştıran bir raporlama türü iken, bugün uluslararası fon ve yatırım kaynaklarına ulaşmak için olmazsa olmazlardan biri haline geldi. Bu durum, sürdürülebilirlik raporlaması konusunu birçok CEO’nun öncelikli konusu haline getirmiş durumda. PwC’nin 19. Küresel CEO Araştırması’na göre, CEO’ların yüzde 52’si daha çok paydaş için değer yaratmanın şirketin karlılığını artırdığını belirtiyor. CEO’ların yüzde 84’ü ise paydaş beklentilerini daha çok karşılayabilmeyi hedefliyor.
Tarafsız bir değerlendirme aracı olarak iş dünyasına sunduğumuz Reporting Matters metodolojisinin Türkiye’de şirketlerin sürdürülebilirlik raporlamasını ve performansını daha ileriye taşıyacağını düşünüyoruz. Reporting Matters, şirketlere hem küresel bir kıyaslama sağlayacak, hem de belli kriterlere dayanan bir değerlendirmeye tabi tutulacaklar.
Sürdürülebilirlik raporlaması ve entegre raporlama yapan üyelerimiz, Reporting Matters çalışmamızın kendilerine önemli faydalar sağladığını, geri bildirim toplantılarında ifade ettiler. Türkiye iş dünyasına uzun vadede önemli getiriler sağlayacağına inandığımız bu çalışmaya 2018 yılında da SKD Türkiye ve PwC uzmanlarından oluşan ekip ile devam ediyoruz.