Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği’nin raporuna göre; işgücünde olmayan kadın ve erkek oranı arttı.
Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD), Türkiye'deki cinsiyet eşitsizliğinde farklı alanlardaki gelişmelere dikkat çekmek amacıyla bir rapor yayımladı. Akademisyenler tarafından 16 alanda hazırlanmış raporda, ‘İşgücünde olmayan kadın ve erkek oranı arttı. 2016 yılında işgücünde olmayan kadınların oranı yüzde 67.5 iken 2020 yılında yüzde 69.1’e yükseldi. Erkeklerde bu oran 2016’da yüzde 28 iken 2020’de yüzde 31.8 oldu’ denildi. Raporda eğitim, sağlık, istihdam, kadına yönelik şiddet, çocuk yaşta evlendirilme, insan ve kadın ticareti, kentsel haklar ve hizmetler, medya, dini hizmetlere erişim, spor, siyasal kararlara katılım, yoksulluk, sosyal koruma ve sosyal yardımlar, adalete erişim, mülteci kadınlar, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanları, erkekler ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarına yer verildi.
Eğitimde kadın oranı yüzde 38 erkek oranı yüzde 61.4
Rapora göre; mesleki ve teknik eğitimde kadın oranı azalıyor. 2016 yılında resmi meslek ve teknik ortaöğretimde öğrencilerin yüzde 44’ü kadın yüzde 56’sı erkek iken, 2020 yılında kadınların oranı yüzde 38.6’ya düştü, erkeklerin oranı yüzde 61.4’e yükseldi. Verilere göre; açıköğretim lisesine devam edenlerin sayısı azalıyor. 2016 yılında genel açıköğretim liselerine devam edenlerin sayısı 1 milyon 212 bin 992 iken 2020’de 1 milyon 97 bin 394 olarak gerçekleşti. Mesleki açıköğretim ve imam hatip açıköğretimde de azalış eğilimi devam ediyor. Kadınların oranı yüzde 58.1 ile açık imam hatip liselerinde yüksek iken, erkeklerin oranı yüzde 67.9 ile açık mesleki liselerinde yüksek.
İstihdamda erkek ve kadın oranı azaldı
Raporda yer alan verilere göre; işgücünde olmayan kadın ve erkek oranı arttı. 2016 yılında işgücünde olmayan kadınların oranı yüzde 67.5 iken 2020 yılında yüzde 69.1’e yükseldi. Erkeklerde bu oran 2016’da yüzde 28 iken 2020’de yüzde 31.8 oldu. İstihdam edilenlerin oranı hem kadınlarda hem de erkeklerde azaldı. 2016 yılında kadınlarda istihdam edilme oranı yüzde 30.6 iken 2020’de yüzde 26.3’e düştü. Erkeklerde ise düşüş daha keskin. 2016’da erkeklerde istihdam edilme oranı yüzde 69.4 iken 2020’de yüzde 59.8 oldu. Koronavirüs ve ekonomik krizin etkileri istihdam üzerinde açıkça görülüyor. Kadınlarda tarım dışı işsizlik oranı 2016’da yüzde 18.1 iken 2020’de bu oran yüzde 20.7’ye yükseldi. Erkeklerde bu oranlar sırasıyla yüzde 10.9 ve yüzde 13.9 oldu.
Kadınlara yönelik şiddet sürüyor
Kadınlara yönelik şiddetle mücadelede önemli mekanizmalardan olan sığıma evi sayısı sadece 145. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde bile sadece bir tane Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi hizmet veriyor. Kadınlara yönelik şiddetin bir biçimi olan çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler de sorun olmaya devam ediyor. 20-24 yaş aralığında olup 18 yaşından önce evlenenlerin oranı yüzde 14.7.
Olumlu ayrımcılık sadece sosyal yardımda
Anayasanın 10’uncu maddesinde uygulanması öngörülmüş olumlu ayrımcılık politikaları sınırlı bir alanda sadece sosyal yardımlarda uygulanıyor. Cinsiyete dayalı ayrımcılık ve eşitsizliklerin devam ettiği stratejik alanlarda örneğin kamu kurumlarının yönetim düzeylerinde, yerel yönetimlerde ve ulusal parlamentoda kadınların düşük katılım oranlarının yükseltilmesi için ulusal eylem planlarında dönüştürücü ve olumlu ayrımcılık politikaları öngörülmüyor.
Merhamet, adalet, şefkat kavramları eşitlik yerine kullanılıyor
Hükümetin resmi belgelerinde, 2018’den bu yana ulusal eylem planlarında ve uygulamaya yönelik çalışmalarında, toplumsal cinsiyet eşitliği temel bir norm olarak yer almıyor. Bunun yanı sıra birçok resmi belgede de, kadın haklarını koruma, kadın erkek eşitliği normlarına uyumdan da bahsedilmiyor. Ulusal politikalar ve ilgili kurumların siyasi ve hukuki belgelerinde kadın haklarının korunması, kadın-erkek eşitliği ve toplumsal cinsiyet eşitliği normları yerine ‘ailenin korunması ve güçlendirilmesi’, ‘milli ve manevi değerlerin korunması’ normlarına yer veriliyor. Buna ilaveten, Diyanet İşleri Başkanlığı belgelerinde görüldüğü gibi, merhamet, şefkat, adalet gibi kavramların eşitlik yerine kullanılmaya başlandığı saptandı. Ulusal eylem planlarında yer alan hedef ve faaliyetlerin, kamu otoritesi adına cinsiyet temelli eşitsizliklere doğrudan müdahale etme ve değiştirme yerine, rol model oluşturma, farkındalık yaratma, kamuoyunu bilinçlendirme gibi dolaylı müdahale amaçlayan hedefler olduğu saptandı.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin kapsamı dar
Rapora göre; kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi oldukça dar bir kapsamda ele alınıyor. Sadece şiddetle ilgili olmasa da her konuda kadınların adalete eşit erişiminin sağlanamaması, çocuk yaşta, erken ve zorla evlendirmeler, kadın yoksulluğunun yaygın ve çözümsüz bırakılmasının da bir tür şiddet olarak tanımlanması gerekli. Kadınlara yönelik şiddetin çoğu zaman merhamet ve acımayı çağrıştıran vicdani bir sorun olarak tanımlanarak ve sadece aile içi şiddete indirgenerek ele alınması çok sakıncalı sonuçlara neden olabilecek bir eksiklik. Ulusal politikalar ve kurumların işleyişi açısından bakıldığında LGBTİ+ bireylerin yüz yüze kaldığı şiddetin önlenmesinin ve LGBTİ+ bireylerin yaşadığı ayrımcılıkların dikkate alınmadığı görülüyor. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) 2018-2023 yılları için Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nda ‘Erken Yaşta ve Zorla Evliliklerin Önlenmesi Eylem Planı’nı da en kısa zamanda uygulamaya geçireceğiz’ ifadesine yer vermesine rağmen bu plan halen yayınlanmadı. Cumhurbaşkanı kararı ile 20 Mart 2021 tarihinde Türkiye, kadınlara yönelik şiddetle ilgili en kapsamlı yasal düzenleme olan İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını geri çekti. Bu kararın olası etkileri önümüzdeki dönemde daha açık görülecek ve sonraki yıllık izleme raporlarında ele alacak. Raporda, toplumsal cinsiyet eşitliğini hayata geçirme görevi üstlenen kurumların ve oluşturulan politikaların, Türkiye’nin imza attığı ve uygulamayı taahhüt ettiği evrensel toplumsal cinsiyet eşitliği norm, strateji ve hedeflerine ne kadar uyduğu veya uymadığı saptandı.